Bu kadar koşusturmanın içerisinde kendinize, birbirinize vakit ayırabiliyor musunuz? Ayırıyoruz. Fatih’in sabah haberlerine geçmesi ile birlikte düzenli bir hayatımız oldu aslında. Çünkü onun öncesi haberci iken dediğim gibi bazen eve uğramadan gider, 45 gün gelmezdi. Bazen eşyalarını kargoyla gönderdiğim olurdu. Şimdi Çalar Saat’e başlamasıyla birlikte artık hafta içi – hafta sonu sadece Çalar Saat dönemi çalışıyordu. Saati başka çalışıyordu yani. Gece yarısı ben uyurken gidiyordu. Gündüz gelip ben dışarda çalışırken o biraz uyuyordu. Sonra tekrar çalışmaya başlıyordu. Ama yine de saatleri belli, hafta içi hafta sonu belli. Dolayısıyla sadece hafta içi çalışır, hafta sonu tatil yapar hale geldik. Haber muhabiriyken böyle birşey yoktu. Hafta sonu da çalışıyordu o zaman. Biz her zaman içinde kendimize mutlaka zaman ayırıyorduk. Şimdi tabi hafta sonları birbirimize daha fazla zaman ayırabiliyoruz. İşte küçük seyehatlar yapıyoruz. Fotograf için ya da mutlaka haftada birgün dışarıda böyle keyifli bir yemeğimiz vardır. Birlikte konserlere gideriz, tiyatrolara gideriz sinemalara gideriz yada gideriz. Mesela bağdat caddesinde banklara otururuz. Böyle trafiğin içerisinde gelen geçen insanları izleriz. O bankta oturmak bile hoşumuza gider. Elimize bir kahve alırız ya da gideriz Suadiye’de sahilde orada çimlerin üstünde bizim arabada seyyar koltuklarımız var. Oraya gideriz, o koltuklarımızı açarız, oradan simit alırız. Çay, kahve…. Huzuru nerede buluyorsak orada kendimize sürekli yapacak hoş vakit geçirtecek şeyler buluruz. Evde kitap okuruz…