Zina yapan birinin, yapmayan biri ile evli olması…İşte bilinmeyen gerçekler

Nur suresi üçüncü ayet-i kerimede “Zina yapan erkek, zina yapan kadınla ya da bir müşrik kadınla evlenir; zina yapan kadın da zina yapan bir erkekle ya da müşrik bir erkekle evlenir.” buyurulmuştur. Peki yanlışlıkla bu yola sapmış birisi sonradan tevbe-i nasuh ile tevbe ederse durum ne olur?

42 yaşındayım ama 24 görünüyorum! Her gece yüzüme doğal
42 yaşındayım ama 24 görünüyorum! Her gece yüzüme doğal
10 günde dümdüz bir karna sahip olmak ister misin? Her sabah aç karna...
10 günde dümdüz bir karna sahip olmak ister misin? Her sabah aç karna...
Paraların üzerindeki semboller zengin olmanı sağlayabilir, şok olacaksın!!!
Paraların üzerindeki semboller zengin olmanı sağlayabilir, şok olacaksın!!!
45 yaşındayım ama 25 görünüyorum. Geçen yaz Brezliya"ya gittiğimde keşfettiğim
45 yaşındayım ama 25 görünüyorum. Geçen yaz Brezliya"ya gittiğimde keşfettiğim
Bu yiyecek yağların en büyük düşmanı! Bir ayda 23 kilo verdi! Sabahları
Bu yiyecek yağların en büyük düşmanı! Bir ayda 23 kilo verdi! Sabahları

Bu ayet ile ilgili açıklamaları Elmalı Merhumun Tefsirinden şöyle özetleyebiliriz. Önce farklı görüşleri verip, 7. maddede sonucu belirteceğiz:

1. Bazıları ” bu ayette maksat, nikahın hükmünü açıklamak değil, zinanın kötülüğünü açıklamadır. Burada nikah çiftleşme manasındadır ve bu sebepten haramlık da zinanın haramlığıdır” demişlerse de anlamsızdır. Çünkü Kur’an da nikah, hep akit “nikahlanma” manasına geldiğinden çiftleşme manası verilmesi doğru değildir. Bir de bu manaca ayetin hiçbir fayda ifade etmemiş olacağı gösterilmiştir.

2. Hz. Aişe (r.a) dan rivayet edilmiştir ki: “Bir erkek bir kadınla zina etse onu nikahlayamaz, bu ayette haramdır. O işe başladığında zina etmiş olur” Ebu Hayyan tefsirinde: Ashab-ı kiramdan İbn-ü Mesud ve Bera b.Azib (r.anhüma) nin de görüşlerinin böyle olduğu bildirilmiştir. (1) Fakat buna karşılık Hz. Peygamber (sav)’den bu konu sorulmuş “Evveli akılsızlık, ahiri nikahtır, haram, helali haramlaştırmaz.” (2) buyurduğu nakledilmiştir. Ebu Bekr-i Sıdık, İbnü Ömer, İbnü Abbas ve Cabir’den ve Tavus, Said b. Müseyyeb, Cabir b. Zeyd, Ata, Hasen’den ve dört İmam’dan naklonunan görüşte caiz oluşudur. (3) Ancak Fahrür Razi tefsirinde zikredildiği üzere, zina eden erkek ve zina eden kadının iffetli erkek ve iffetli kadın ile ve iffetli erkek ve iffetli kadının, zina eden erkek ve zina eden kadın ile evlenmesinin haram olması, Hz. Aişe (r.anha) ve İbnü Mes’ud gibi Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ali’nin (radiyallahu anhum ecmain) de mezhepleridir, (4) deniliyor.

3. Hasen’in görüşüne göre bu haramlık, belirli zina eden erkek ve zina eden kadın haklarındadır. Had cezası dediğimiz sopa vurulmuş zina eden erkek, ancak zina etmiş bir kadınla evlenebilir, Hz.Ali (ra) böylesinin nikahını reddetti diye, rivayet edilmiştir.

4. Bazıları bu hükmün Medine de İslam’ın başlangıcında gelmiş olup, daha sonra nesh edildiğini söylemişlerdir. Said b. Müseyyeb bu süredeki “Aranızdaki bekarları evlendirin.” (Nur 24/32) ve Nisa süresindeki “Size helal olan kadınlardan nikahlayın.” (Nisa, 4/3) ayetlerinin umumlarıyla birlikte neshedildiği rivayet edilmiş ve bu görüş yaygınlık kazanmıştır.(5) Mutezilen Cübbai de icma ile nesholunmuştur, demiş. Fakat Fahrür-Razi tefsirinde açıkladığı üzere araştırmacı alimler bu iki görüşün ikisinin de zayıf olduğunu anlatmışlardır. (6) Çünkü neshedenin icma olduğunu söylemek ise, icmanın nasih olmayacağı Fıkıh usülü ilminde sabittir. Bir de Ebu Bekir, Ömer, Ali (radiyallahu anhum ecmain) gibi zatların muhalefetleri bulunan bir konuda, icma sahih olamaz. Bu sebepten icma ile nesholunmuştur, demek doğru olmayacağı gibi mensuh olduğuna icma edilmiş demek de doğru değildir. Çünkü açıklandığı üzere aksi sabittir. Gerçi “ve enkihul eyame minkum” ve “fenkihu ma dabe lekum” emirleri geneldir. Fakat bunların da dinen bir engel bulunmayanlara ait olduğunda şüphe yoktur. Bundan dolayı diğer haramlar gibi buradaki haram kılınmanın da engellerden biri olması düşünülebilir.(7)

5. Abdullah b. Ömerden, İbnü Abbastan (r.anhüm) Mücahidden, Said b. Cübeyr’den ve yine Said b. Müseyeb’den gelen rivayetlere göre bu ayetin iniş sebebi şudur: Cahiliye devrinde fahişeleri işleten kirahaneler (Kerhaneler) kerhaneciler vardı. İslam geldiği vakit Medine de bunlardan Ümmü Mehzul gibi meşhur karılarla, kapıları bayraklı, alametli dokuz kadar kerhane bulunuyordu. Bu karılar, bu kerhaneciler hep müşriklerden idi. İçlerinde servet edinmiş olanları vardı. İslam’da zina haram olduğundan bu fahişelerden bazıları, yeni Müslüman olmuş olan bazısına nikah teklif temiş ve kabul ederlerse nafakalarını taahhüt etmek istemiş, onlarda fakirlikleri ve ihtiyaç içinde bulunduklarından dolayı Resülullah (asv)’dan izin istemişler, bunun üzerine bu ayet indirilmiş, o nikahın mü’minlere haram olduğu anlatılmıştır.

Bundan dolayı bazı tefsirciler bu haramlığın nüzul sebebi olanlara mahsus olduğunu zannetmişlerdir ki, “elif lamlar” ahd için demek olur. Gerçi karine tamam olduğu zaman hüküm, nüzul sebebine tahsis olunabilir. Fakat burada hüküm, umumi sıfat üzerine gelmiş ve bu suretle haramlığa sebep olanların şahıslarında değil; ötede zinakarlık, beride iman vasıfları arasında zıtlıkta gösterilmiştir. Bu ise tamim, yani umumilik karinesidir. Öyle ki “lam” ahde yorumlansa bile, hükmün kıyas ile genelleştirilmesi zorunlu olacaktır. Bundan dolayı, nüzul sebebine mahsustur, diyenlerin muradı da bu haram kılmanın özellikle kerhane fahişeleri hakkınd

Ve bu fahişelerin belirgin özelliği ise zinayı helal kabul etme veya hafife alma demektir ki, küfürdür. İslamiyet’in hakimiyeti ile o cahiliyet kalıntısı olan kerhaneler kalkmış ve had cezalarının konulması ve uygulanması İslam topraklarında artı öylelerinin ortaya çıkmasına meydan bırakmamış olduğu müddetçe, bunların nevi şahıslarına münhasır kalmış olmasından dolayı bu, onların şahıslarına mahsus kaldı, diyenler de olmuştur. Bununla beraber: