Konuşmasında 'Şehirciliğimizin Gelecek Vizyonu' adlı çalısmasıyla sunumunu gerçekleştiren Refik Tuzcuoğlu, 8. haftanın sonunda nihayete eren program için Eyüp Belediye Başkanı Remzi Aydın'la birlikte öğrencilere sertifikalarını dağıttı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın desteğiyle yürütülen şehircilik şurasından çıkan uygulamaları anlatan Tuzcuoğlu, şehir kavramanın köken anlamından yola çıkarak zamanla hangi anlamları kazandığını ve şehirlerin tarihsel birikimine değinerek bakanlığın Şehir 2023 programı hakkında önemli bilgiler verdi.
Şehrin gelişim süreçlerinin coğrafya ve ait olduğu kültür yapılarına göre ayrılması ve öyle değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Tuzcuoğlu, şehirleri medeniyet kuran ve medeniyetin kurduğu şehirler olarak ikiye ayırdı. Şehrin inşası, imarı ve ihyası arsındaki farklara da değinen Tuzcuoğlu “Şehir kurarken inşa etmek kolay ama inşayı imara dönüştürürken kurmuş olduğunuz yapıya bir şekil ve ruh katmak zorundasınız. İmar etmek yerel ve kültürel kimliklerin yapılara ve mekanlara yansımasıdır. Dolayısıyla biz imar etmeyi özellikle modern şehirleşmeye geçtiğimiz yıllardan beri hakkıyla başarabilmiş değiliz. Sanayileşmeyi 80”li 90”lı yıllarda en üst seviyeye çıkarmak isteyen anlayış nüfüs ve kimlik yapılarını dikkate almadığı için karmaşık yapılar türedi. Çünkü kültürümüzde var olan şehircilikteki inşa ve imarı ayakta tutabilmek için bu alana hakim olan ekonomik sermayenin de tekrar kültürel mirasına geri dönmesi gerekiyordu. Günümüzdeki bir çok yapı toplumsal olarak kimlik karmaşası yaşandığını kanıtlar nitelikte. Fakat karmaşa yaşayan bir toplum o süreci atlatmayı başardığında ortaya güzel işler çıkartacağı da bilinen sosyolojik bir gerçekliktir. Şehri ihya etmek ise ortaya bir medeniyet çıkartacak çalışmadır. Çünkü şehri ihya etmek demek o şehre can katmak, şehri yaşatmak ve şehrin yaşamasını sürekli hale getirmek anlamını taşıyor. Zaten kök olarak hayadan geliyor yani şehrin bir ahlaka bürünme süreci. Bu anlayışın temelinde bizim eşya ile insan arasında var olan güzel bir ilişkiden kaynaklanıyor. Bu ilişki eşyaya ve yapılara tahakküm kurmadan ona uygun şekil ve uygulamalar yapmak” dedi.
Yerellik ve Millilik Sistematize Edilmeli
İstanbul'un şehirleşme tarihinden örnekler veren Refik Tuzcuoğlu, islam medeniyetinin şehircilik kavramları olarak Belde-i Emin, Beldetün Tayyibe, Zürriyeten Tayyibe, Rihun Tayyibe, Şeceretün Tayyibe, Beldetün Meyyite, Tahiyyeten Tayyibe ve Mesakine Tayyibe olarak öğrencilere 8 şehir anlayışının alt yapılarını anlattı. Şehirciliğin işlevsellikten kaynaklandığını işlevselliğin ihtiyaçları, ihtiyaçların simgeleri, simgelerin kimliği, kimliklerin de tercihler doğurduğunu belirten Tuzcuoğlu, Roma'nın, antik Mısır'ın, antik Yunan'ın, Abbasilerden, Selçuklulara ve Osmanlıya kadar gelen yapıların ihtiyaçlardan sonra yapılan tercihlerden kaynaklandığını ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü: Şehircilikte yaşadığımız karmaşanın asıl sebebi medeniyetimizin tasavvurundaki bir denetleme mekanizmasının yokluğudur. Küreselleşmeye karşı kendi medeniyet tasavvurumuzu şehircilik alanında uygulamakta bir sürü engel ve zorluk yaşıyoruz. Kendi toplumumuzun kimliğini yansıtan şehirciliğin uygulama aşamalarını yerellik ve millilik üzerinden yürütmeye başlamak önemli bir adım. Bu anlayışı daha da sistematize edip uygulamaları çoğaltmalıyız.
Yerel Yönetimler Mahalle Kültüründe Uygulayıcı Olacak
Bizim yeni hedefimiz Türkiye'de bir ilk olarak estetik, yeşil, akıllı (teknolojik) ve kimliğini (kültürel) koruyan şehirler kurmaktır. Bunun için şehircilik şurasından çıkan estetik şehir, planlama ve kentsel tasarım rehberlerini bütün yerel yönetimlere göndereceğiz. Yeşil (doğa) şehir, kadim (kimlikli) şehir, akıllı (teknoloji) şehir yapılarını harmanlayıp uygun bir model şehir ortaya çıkartarak Türkiye'nin 10 farklı kentinde bunu uygulayacağız. Bu modeldeki en vazgeçilmez şartlardan biri mahalle kültürünü canlandırmak ve ayakta tutmak olacak. Mahalle vakıfları kurma planları da var. Zira artık mahalleleri kaybetmeye başladığımız zamandan beri insanlar birbirini tanımak ihtiyacı hissetmiyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın desteğiyle yürütülecek olan bu model şehir için çalışmaların sonuna yaklaştık. Bu bağlamda yerel yönetimler kendi bölgelerindeki alanda uygulayıcı olacaklar.
Şehrin gelişim süreçlerinin coğrafya ve ait olduğu kültür yapılarına göre ayrılması ve öyle değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Tuzcuoğlu, şehirleri medeniyet kuran ve medeniyetin kurduğu şehirler olarak ikiye ayırdı. Şehrin inşası, imarı ve ihyası arsındaki farklara da değinen Tuzcuoğlu “Şehir kurarken inşa etmek kolay ama inşayı imara dönüştürürken kurmuş olduğunuz yapıya bir şekil ve ruh katmak zorundasınız. İmar etmek yerel ve kültürel kimliklerin yapılara ve mekanlara yansımasıdır. Dolayısıyla biz imar etmeyi özellikle modern şehirleşmeye geçtiğimiz yıllardan beri hakkıyla başarabilmiş değiliz. Sanayileşmeyi 80”li 90”lı yıllarda en üst seviyeye çıkarmak isteyen anlayış nüfüs ve kimlik yapılarını dikkate almadığı için karmaşık yapılar türedi. Çünkü kültürümüzde var olan şehircilikteki inşa ve imarı ayakta tutabilmek için bu alana hakim olan ekonomik sermayenin de tekrar kültürel mirasına geri dönmesi gerekiyordu. Günümüzdeki bir çok yapı toplumsal olarak kimlik karmaşası yaşandığını kanıtlar nitelikte. Fakat karmaşa yaşayan bir toplum o süreci atlatmayı başardığında ortaya güzel işler çıkartacağı da bilinen sosyolojik bir gerçekliktir. Şehri ihya etmek ise ortaya bir medeniyet çıkartacak çalışmadır. Çünkü şehri ihya etmek demek o şehre can katmak, şehri yaşatmak ve şehrin yaşamasını sürekli hale getirmek anlamını taşıyor. Zaten kök olarak hayadan geliyor yani şehrin bir ahlaka bürünme süreci. Bu anlayışın temelinde bizim eşya ile insan arasında var olan güzel bir ilişkiden kaynaklanıyor. Bu ilişki eşyaya ve yapılara tahakküm kurmadan ona uygun şekil ve uygulamalar yapmak” dedi.
Yerellik ve Millilik Sistematize Edilmeli
İstanbul'un şehirleşme tarihinden örnekler veren Refik Tuzcuoğlu, islam medeniyetinin şehircilik kavramları olarak Belde-i Emin, Beldetün Tayyibe, Zürriyeten Tayyibe, Rihun Tayyibe, Şeceretün Tayyibe, Beldetün Meyyite, Tahiyyeten Tayyibe ve Mesakine Tayyibe olarak öğrencilere 8 şehir anlayışının alt yapılarını anlattı. Şehirciliğin işlevsellikten kaynaklandığını işlevselliğin ihtiyaçları, ihtiyaçların simgeleri, simgelerin kimliği, kimliklerin de tercihler doğurduğunu belirten Tuzcuoğlu, Roma'nın, antik Mısır'ın, antik Yunan'ın, Abbasilerden, Selçuklulara ve Osmanlıya kadar gelen yapıların ihtiyaçlardan sonra yapılan tercihlerden kaynaklandığını ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü: Şehircilikte yaşadığımız karmaşanın asıl sebebi medeniyetimizin tasavvurundaki bir denetleme mekanizmasının yokluğudur. Küreselleşmeye karşı kendi medeniyet tasavvurumuzu şehircilik alanında uygulamakta bir sürü engel ve zorluk yaşıyoruz. Kendi toplumumuzun kimliğini yansıtan şehirciliğin uygulama aşamalarını yerellik ve millilik üzerinden yürütmeye başlamak önemli bir adım. Bu anlayışı daha da sistematize edip uygulamaları çoğaltmalıyız.
Yerel Yönetimler Mahalle Kültüründe Uygulayıcı Olacak
Bizim yeni hedefimiz Türkiye'de bir ilk olarak estetik, yeşil, akıllı (teknolojik) ve kimliğini (kültürel) koruyan şehirler kurmaktır. Bunun için şehircilik şurasından çıkan estetik şehir, planlama ve kentsel tasarım rehberlerini bütün yerel yönetimlere göndereceğiz. Yeşil (doğa) şehir, kadim (kimlikli) şehir, akıllı (teknoloji) şehir yapılarını harmanlayıp uygun bir model şehir ortaya çıkartarak Türkiye'nin 10 farklı kentinde bunu uygulayacağız. Bu modeldeki en vazgeçilmez şartlardan biri mahalle kültürünü canlandırmak ve ayakta tutmak olacak. Mahalle vakıfları kurma planları da var. Zira artık mahalleleri kaybetmeye başladığımız zamandan beri insanlar birbirini tanımak ihtiyacı hissetmiyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın desteğiyle yürütülecek olan bu model şehir için çalışmaların sonuna yaklaştık. Bu bağlamda yerel yönetimler kendi bölgelerindeki alanda uygulayıcı olacaklar.