İmar mevzuatına uygun olmadığı gerekçesiyle iptal edilen ruhsat için düzenlenen bilirkişi raporunda, 181 parselin dosyadaki bilgilere göre kök parsel olarak 59 ada, 2 parsel iken, önce 564 ada, 167, 176, 177, 178, 179, 180 parseller olarak ifraz edildiği, sonra da bu parsellerin tevhidinden 564 ada, 181 parsel olarak ifraz ve tevhit işlemleri yapıldıktan sonra tescil edildiği ve bu işlemlerin mer’i plana göre yapılıp yapılmadığının bilinmediği kararına varılarak, 181 parsel için verilen yapı ruhsatlarının imar mevzuatına uygun olmadığı belirtildi.
Bilirkişi raporunda göze çarpan diğer ayrıntı ise, yapı ruhsatlarında 27 bin metrekare fazla inşaat hakkı verilmesi. Bu yapılaşmanın imar planı hükümlerine, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğunun vurgulandığı raporda, “Uyuşmazlığa konu yapı ruhsatı düzenlenirken kıyı kenar çizgisinden deniz yönündeki kıyı alanı da dahil edilerek brüt parsel alanı hesabıyla inşaat hakkı verildiği, bu nedenle İmar ve Kıyı Mevzuatlarına aykırı olarak düzenlenen dava konusu ruhsatlar ile 227.605,22 m² yerine 254.990,91 m² inşaat hakkı düzenlenerek, yaklaşık %12 oranında (27.385,69 m²) fazla inşaat hakkı düzenlendiği, davaya konu parselle bitişik parselde 1/1000 ölçekli uygulama imar planında hükmedilen Bakım ve Akaryakıt İstasyonunun imar mevzuatına, parselasyon planı ve/veya imar mevzuatı çerçevesinde ifraz ve tevhit işlemleri yapılmadan inşaat ruhsatı verilmiş olması, yine bu planda imar parseli üzerinden verilen toplam yapılaşma hakkının 227.605,22 m² olması gerekirken, ruhsata esas onaylı projede 254.990,91 m² onaylanarak aşılmış olması nedeniyle, Bakım ve Akaryakıt İstasyonu yapılaşma payı hariç olarak toplamda 27.385,69 m² alanın fazladan onaylanmış olması nedenleriyle 1/1000 ölçekli uygulama imar planı hükümlerine, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğu görülmüştür” denildi.
Tarafların bilirkişi raporuna itiraz etmesi üzerine mahkeme, yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasını istedi. İkinci bilirkişi raporunda ise; “Toplam parsel büyüklüğünden (127.648,83m²) sahil şeridinin birinci bölümünde kalan alanın (49.200m²) çıkartılarak, 78.448,83m²'lik alan üzerinden hesap yapılması ve en fazla 156.897,66m²'lik inşaat hakkı verilmesi gerektiği, bu değerlendirme doğrultusunda dava konusu ruhsatlar ile yasal düzenlemelerde öngörülenden en az 98.093,25m², %38 daha fazla yapılaşma hakkı tanındığı, dava konusu işlemin yasal düzenlemelere uygun olup olmadığının belirlenmesinde daha önce de vurgulandığı gibi bakım ve akaryakıt istasyonu alanı ile kıyı kenar çizgisi, imar parseli sınırı ve verilen inşaat hakkının birlikte değerlendirilmesi gerektiği, bu değerlendirmeler doğrultusunda dava konusu parsel üzerindeki inşaata ilişkin verilen inşaat ruhsatları ile inşaat ruhsatlarının dayanağı olan imar planlarının uygun olmadığı, dava konusu parsel için inşaat hakkı hesaplanırken parselde bakım ve akaryakıt istasyonu kullanımına ayrılan ve sahil şeridinin birinci bölümünde kalan kısmın dikkate alınması gerektiği, dolayısıyla dava konusu parselin toplam alanından bakım ve akaryakıt istasyonu kullanımına ayrılan alan yaklaşık 8.500m² ve sahil şeridinin birinci bölümünde kalan alan yaklaşık 49.200m² çıkartılarak kalan 69.948,83m²'lik alan üzerinden inşaat emsali verilmesi gerektiği, bu durumda da ancak 139.897,66m²'lik bir inşaat alanının olması mümkün olduğu, bu değerlendirme de dava konusu işlem ile dava konusu parselde yaklaşık %50 oranında fazladan inşaat hakkı tanındığı anlaşılmıştır” ifadelerine yer verildi.
Kıyı Kanunu’nun 4. maddesinde sahil şeridinin, “Kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alanı” olarak tanımlandığını ve bununla birlikte Genel Esaslar başlıklı 5. maddede, “Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık olduğu, kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetileceği, sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabileceği, yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreatif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebileceği” hükümleri doğrultusunda yorumlanan bilirkişi raporunda ayrıca, “Dava konusu ruhsatlara esas olan projede bu hükme aykırı olarak yapı yaklaşma izninin 20 metre olarak tanımlandığı ve ilk 100 metre genişliğindeki alanda yapılaşmaya izin verildiği, bu alanda inşa edilmesi planlanan yapıların niteliğinin ise aynı Kanunun 8. maddesinde sahil şeridinde yapılabilecek yapılar ile ilgili olarak belirlenen hükümlere uymadığı” belirtildi.
İNŞAAT RUHSATLARI İPTAL!
İstanbul 10. İdare Mahkemesi’nde görülen davanın karar metninde, “Uyuşmazlığa konu olan yapı ruhsatı düzenlenirken kıyı kenar çizgisinden deniz yönündeki kıyı alanının kamunun kullanımına ait olduğundan yapı ruhsatı verilirken brüt parsel üzerinden değil, kıyı kenar çizgisinden deniz yönündeki kıyı alanı düşüldükten sonra bulunacak net imar parseli üzerinden yapı ruhsatı verilmesi gerektiği gibi, dava konusu ruhsatlar ile akaryakıt ve bakım istasyonu kullanımına ayrılmış bir alanda apart otel kullanımı için ruhsat verilerek mevzuata aykırı bir uygulama yapıldığı, dava konusu yapı ruhsatları ile dava konusu parselde yaklaşık %50 oranında fazladan inşaat hakkı tanındığı ve yapılmakta olan inşaatların Anayasa, İmar Kanunu ve Kıyı Kanunu ile öngörülen düzenlemelere aykırı olduğu sonucuna varıldığı,” ifade edilerek, 03/12/2013 tarihinde verilen 5736 A – B – C – D – E – F – G – H – I – J sayılı inşaat ruhsatlarının iptaline karar verildi” denildi.
SEA PEARL’İN RUHSATI İPTAL EDİLDİ!
Ataköy Sahili’nin imara açılmasıyla Bakırköy kamuoyuna düşen ve davalık olan Sea Pearl projesi imar ruhsatı İstanbul 10. İdare Mahkemesi'nin aldığı kararla iptal edildi.
05 Nisan 2017 Çarşamba 15:04
Bu haber kez okundu.