Kanal İstanbul projesinin geçtiği Arnavutköy'de, İlçe Hıfzıssıhha Kurulu'nun çiftçilerle ilgili aldığı karara bölge halkından tepki geldi. Daha önce belde veya köy olan yerleşim alanlarının 2009 dan sonra mahalle olmaları ve Arnavutköy’e bağlanmaları nedeniyle böyle bir kararla karşı karşıya kalan Köy sakinleri,tüm köylerde tarım ve hayvancılığın zaten bitme noktasında olduğunu belirterek duruma tepki gösterdi.
HIFZISSIHHANIN KARARI TÜM KÖYLERİ BAĞLIYOR
Çılgın Proje olarak kamuoyuna açıklanan Kanal İstanbul projesinin önemli bir bölümünü kapsayan Arnavutköy’de İlçe Umumi Hıfzıssıhha Meclisi'nin Ekim 2020'de çıkardığı 58 numaralı kararda, köy statüsünden çıkarılan yerleşim alanlarındaki hayvancılık ve çiftçilik yapanların en geç Nisan 2021'e kadar tahliye işlemlerini başlatmaları istendi. Bu sürede hayvanların ahırlardan dışarı çıkarılmaması uyarısı da yapıldı. Hıfzıssıhha karara gerekçe olarak, ilçe genelinde bulunan hayvan ahırlarını, burada beslenen hayvanların başı boş veya kontrollü olarak ilçe dahilinde dolaştırılmaları gibi olumsuz durumların önlenmesini gösterdi.Bölge sakinleri ilçede tarım ve hayvancılığın zaten bitme noktasına geldiğini ifade etti.
KARABULUT: KÖYLÜ KENDİ TARLASINDA İŞCİ OLARAK ÇALIŞIYOR
Kent Yaşam gazatesi olarak bölgeye gidip vatandaşarın sorunlarını dinledik. Arnavutköy İlçe olduktan sonra daha önce belde olan Haraççı Mahallesi’nde ikamet eden Hüseyin Karabulut, bölgenin tarihi hakkında da bilgiler verdi. Bölgenin şehir statüsünü kazanmasıyla beraber tarım ve hayvancılığın yasaklandığını ifade eden Karabulut“Burası mahalle olunca hayvancılık yasaklandı. Yapanlar da koku, pislik, gürültü var insanları rahatsız ediyor gibi mazeretlerle ceza yiyiyor dedi. “Her geçen gün biraz daha zora giren köylü hayatını idame ettirmek için satmak zorunda kaldığı tarlaların üstüne yapılan fabrikaya gidip işçi olarak çalışıyor.” dedi.
144 YILLIK TARIM VE HAYVANCILIK KÜLTÜRÜ BİTİYOR
Karabulut, bölgede Osmanlı İmparatorluğu’nun 34. Hükümdarı İkinci Abdülhamid’in kızı Naime Sultan’ın kendi biriktirdiği para ile o zamanki adıyla Haraççı Çiftliği’ni hazineden satın alıp Avrupa’dan gelen göçmenlere vakfettiğinden beri bölgede tarım ve hayvancılıkyapıldığını belirterek, “1877 yılnda köy kurulduğunda büyük dedemiz devlet memuru olarak buraya tayin edilmiş. Haraççı Köyü’nün Anadolu’da bulunan tüm köylerde olduğu gibi başlıca geçim kaynakları tarım ve hayvancılığa dayanıyordu. 1994 yılına kadar köy tüzel kişiliğinde olan bölge o tarihte belde belediyesi oldu. 2009 yılında Arnavutköy’ün ilçe olmasıyla beraber buradaki beldeler ve köyler mahalle statüsüne alınarak Arnavutköy’e bağlandı.Sonrasında ise bölgedeki hızlı yapılaşmayla beraber tarım ve hayvancılık da yasaklandı. Yapanlar da ‘Koku, pislik ve gürültü var insanları rahatsız ediyor’ gibi mazeretlerle ceza yiyiyorlar.” dedi.
“İNSANLAR TARLALARIN ÜSTÜNE YAPILAN FABRİKALARDA ÇALIŞIYOR”
Bölgede yaşayan insanların dedelerinden gördükleri örf ve adetlerle tarım ve hayvancılığı bugüne kadar getirdiklerini belirten Karabulut, kendi kuşaklarıyla birlikte bu işin biteceğini söyledi. Karabulut, “Çocuklarımız zaten bu işleri yapamaz, ortam ve imkan yok. Bu işi bilen yaşlılar da bir elin parmaklarını geçmiyor ve onlara da ihtarname geliyor ahıları mühürleniyor. Bir diğer taraftan baktığınız zaman da akaryakıt, tohum, gübre fiyatları almış başını gitmiş. Buralarda tarla kalmadı. İnsanlar da hayatını idame ettirmek içintarlaların üstüne yapılan fabrikaya gidip işçi olarak çalışıyorlar
“YAPILARIMIZ GÖÇÜP GİDİYOR”
Karabulut, evinin bahçesinde, Mübadeleyle Yunanistan’dan gelen inşaat kalfaların ve yapı ustalarının yaptığı 90 yıllık taş yığma yapı olan ahırın atıl durumda olduğunu belirterek, “Tarım ve hayvancılık yasaklanınca ekilmeyen tarlanın mahsülünü, hayvanların kışlık yiyeceğini buraya getirip koyamadık. İmarsız ve iskansız bir yapı olduğundan dolayı da buraya tadilat da yapamadık. Yapı ve Tadilat Ruhsatı projesine ihtiyaç var. Evimizin bahçesinde tandır fırınımız var artık onu da kullanamıyoruz. Bunun da bize ekonomik olarak bir geri dönüşü olmayacağından dolayı tarihi önemi olan binalarımız da zamanla böyle göçüp gidiyor.” dedi.
“LASTİKLERİMİZ ARTIK AŞINMAYACAK”
Ahırın içersinde yaklaşık 100 yıllık olduğu belirtilen sabanlardan, traktör lastiklerine kadar birçok kullanılmayan tarım aletlerinin olduğunu ifade eden Karabulut, “Bu sabanlar, traktör lastikleri tarlaları sürerken ekerken aşındı. Bir daha bu lastikler gibi aşınacak lastiğimiz olmayacak çünkü ekecek tarlamız kalmadı.” dedi.İsa KARAARSLAN – Süleyman ÇAY / KENT YAŞAM