Adıgüzel’in 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında yapmış olduğu başvuruya Asayiş Daire Başkanlığı tarafından verilen yanıtta, Mayıs 2017 tarihi itibariyle Suriye uyruklu kayıp çocuk sayısı bin 660 olarak açıklandı.
Gelen yanıtta, geçici koruma altında bulunan Suriye uyruklu çocuklar haricinde, Türkiye’de bulunan farklı uyruklara sahip mülteci ve sığınmacı kayıp çocuklara ilişkin soru yanıtsız bırakılırken, son beş yıl içerisinde resmi makamlara ulaşmış haklarında kayıp ihbarı bulunan Suriye ve diğer uyruklu çocuklardan bin 190’ının bulunduğuna dikkat çekildi.
Açıklamada ayrıca, kolluk birimlerine haklarında kayıp müracaatı yapılan çocukların ülke genelinde sistemlerde aranmalarının sağlandığı belirtilirken, “Kayıp Alarmı Projesi” kapsamında kayıp çocuklara ait fotoğraf ve eşkâl bilgilerinin, çocuğun kaybolduğu yer veya son görüldüğü bölgede bulunan telefon kullanıcılarına; SMS/MMS ve sesli bilgilendirme mesajı olarak atıldığı ifade edildi.
KAYIT DIŞI ÇOCUKLARIN DURUMU BELİRSİZ
Öte yandan, aynı başvuru kapsamında, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununa göre sorumlu bir kişinin etkin bakımına alınmadığı sürece, kanunen ya da örf ve adet gereği kendisinden sorumlu bir yetişkinin refakati bulunmaksızın Türkiye’ye gelen veya Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra refakatsiz kalan çocuklara yönelik istatistiki bilgileri içeren sorular yanıtsız bırakıldı.
Refakatsiz çocukların durumunun belirsizliğine dikkat çeken Adıgüzel, “Türkiye’de geçici koruma altında bulunan Suriyeli veya diğer uyruklu mülteci ve sığınmacı refakatsiz çocuklara ilişkin belirsizlik hakim. Kayıt altında bulunan refakatsiz kaç çocuk var? Kurumlarda barındırılan çocuk sayısı kaç? Kayıt altında olmayan Türkiye’ye kaçak yollardan girmiş veya zorla getirilmiş çocuklara ilişkin nasıl çalışmalar yürütülüyor? Özellikle, refakatsiz çocukların fuhuşa ve çocuk işçiliğine zorlandığı, insan kaçakçıları ve organ mafyaları tarafından istismar edilmeye daha açık olduğu düşünüldüğünde, refakatsiz çocuklara ilişkin bu soruların yanıtlanması, gerekli çözüm yollarının üretilmesi daha elzem bir hal alıyor” dedi.
‘FATURASINI TOPLUM OLARAK ÖDERİZ’
Türkiye’nin bugün geçici koruma altında bulunan Suriyelilerin yanı sıra diğer ülkelerden gelen sığınmacı ve mülteciler ile birlikte 3 buçuk milyondan fazla bir nüfusuna ev sahipliği yaptığına dikkat çeken Adıgüzel, bu nüfusun büyük çoğunluğunu çocukların oluşturduğunu belirterek, “Refakatsiz çocuklar da dâhil olmak üzere, bütün çocukların yüksek menfaatinin gözetilmesi, fiziksel ve ruhsal gelişimlerinin önüne geçecek engelleri ortadan kaldıracak çözüm yolları üretilmesi gerekiyor. Bunun aksinin yaratacağı sorunların faturasını gelecekte toplum olarak hepimiz öderiz. Bunun en öncelikli adımı ise, coğrafi çekincenin kaldırılarak, Avrupa Konseyi üyesi olmayan ülkelerden Türkiye’ye sığınan nüfusa mülteci statüsünün verilmesidir” diye konuştu.