20 OCAK’TA GÖRÜLEN DAVA 7 TEMMUZ’A ERTELENDİ
20 Ocak 2021 tarihinde Küçükçekmece 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülen davaya, davalı olarak katılan mahalle sakinleri çaresizliklerini basın yoluyla yetkili makamlara duyurmak istediler. Kent Yaşam gazetesi olarak bölgeye giderek, vatandaşların sorunlarını dinledik. Şok edici ve birbirinden ilginç iddiaların yer aldığı açıklamalarda bölgenin bilerek ve planlayarak çıkmaza sokulduğu vurgulandı.
KARABULUT: SORUN İMAR ÇALIŞMASIYLA ÇÖZÜLECEK KADAR BASİT
Yaşanan problemin 2009 yılında Mevlüt Uysal döneminde başladığını belirten mahalle sakini Hüseyin Karabulut, “1980 yılı itibariyle burada ikamet etmekteyim, buranın çamurunu tozunu yutanlardan biriyim. 2009 yılı itibariyle bir sabah uyandık kapımızda birer tane tebligat gördük. O tarihten beri 12 yıldır duruşmalara gidiyoruz. Dönemin Belediye Başkanı Mevlüt Uysal bize ‘Sizin sorununuz çok basit, biz gerekeni yapıp imarı verip sorunu çözeceğiz.’ demişti..Ama maalesef 2009 yılı itibariyle bırakın sorunumuzun çözümünü tam tersi ( kim olduğunu dahi bilmediğimiz) 6 vatandaş mahkeme kararıyla buraya ipotek koydurdular ve o zamandan beri satış yapamıyoruz.” dedi. Yaşadıkları sıkıntının sadece kendi mülklerini alıp satamamak olmadığının altını çizen Karabulut, “Bunlara ek olarak bir de kış aylarında yaşadıklarımız ekleniyor. Yani, İmar sorunu yaşadığımız için akan çatılarımızı dahi onaramıyoruz. Evimize çatıdan da su giriyor,temelden de. Belediyeden izin alamadığımız için hiçbir onarım veya yenileme yapamıyoruz. Konunun özeti altı vatandaşın arsasını bulamaması. Biz o şahısları bilmiyoruz, sadece bir avukat geliyor mahkemeye . Bu şahıslar gerçekten var mı, yerleri var mı bunuda bilmiyoruz. 12 yıldır 6 ayda bir mahkemeye gidiyoruz.” dedi.
SORUNUN ÇÖZÜME KAVUŞMAMASININ NEDENİ BELEDİYE
Bölgede yaşanan sorunun tek çözüm noktasının mahkeminin değil belediye olduğunu ifade eden mahalle sakini Enver Pamukoğlu “Belediye 2009’dan beri buranın imarını çıkaracağını söylüyor. 12 yıldan beri imar çalışması bitmez mi? Sorunun çözüme kavuşmamasının nedeni belediye. Mahkeme 6 ay sonrasına gün veriyor. Bu süreçte ölen oluyor daha sonra varislere tebligat gönderilmesi gerekince her şey sil baştan oluyor. Mahkeme bunu 12 yıldır çözemedi, bundan sonra da çözemez. Bu durum ancak ve ancak Başakşehir Belediyesi bölgenin imarını çıkarırsa çözülür. Bu da isterse olur, başka da çözüm yolu yok” dedi.
RAYİÇ BEDELİ ADI ALTINDA HALKIN MALINA ÇÖKÜYORLAR
Belediyenin bölge için metrekare başına 680 TL rayiç bedeli belirlediğini belirten mahalle sakini Süleyman Kodaş, “ Burası istimlak edilirse, vatandaşın elinden alınırsa 680 TL rayiç bedeli verilecek. Başakşehir popüler olmuş böyle bir rayiç bedeli olur mu? Yanı başımızdaki sitelerde 80 metrekara 2+1 daire 750 bin TL. Biz 4 katlı binayı satsak 500 bin TL parayı kimse bize vermez. Dolayısıyla 2009’da 3 bin lira olan raiç bedeli bugün 680 TL’ye çekmek demek halkın malına çökmek demektir” dedi.
BELEDİYE BİLİNÇLİ OLARAK HİZMET GETİRMİYOR
Mahalle sakinlerinden Ali Aydoğdu, Başakşehir Belediyesi’nin bölgeye bilinçli olarak hizmet getirmediğini bu yolla vatandaşı bezdirerek bölgeden ayrılması için elinden geleni yaptığını iddia etti. Mahallenin rant kurbanı olduğunu ifade eden Aydoğdu, “ Ben elektrik, su, çöp parasını veriyorum. İmar affında bir ton para ödedim ama biz hiçbir sosyal hizmetten faydalanamıyoruz. PTT şubemiz vardı gitti, okulumuz vardı gitti, çocuklarımız buradan servisle gidip geliyor.Mahmet Yaren Gümeli adlı bir hayırseverin yaptırdığı okuldu. Okulun depreme dayanıksız olduğu söylendi. Ve okul boşaltılırken mahallede hiçbir veliye bilgi verilmedi. Sadece söylem olarak depreme dayanıksız. Bir sabah kalktık yıkıyorlar. Yapılıp yapılmayacağı konusunda bilgi sahibi değiliz vatandaş bilmiyor. Bunun sorumlusu bilinçli bir şekilde İstanbul’un göbeğinde bize hizmet getirmeyen belediyedir. Bize göre mahkeme olayı bilinçli bir plandır. Aksi halde bilinçli olmasa bu durum uzun süre önce çözülürdü. Bence burayı birileri almak istiyor ve bizi bezdirip buradan gitmemiz için ellerinden geleni yapıyorlar.” dedi.
KÜMEÇ: ZİYA GÖKALP RANTIN KURBANI OLUYOR
Konuyla ilgili olarak bölgeye giden CHP Başakşehir Belediye Meclis Üyesi ve Grup Başkanı Nizamettin Kümeç, Başakşehir Belediyesi’nin Anayasa’nın kişilk haklarını ihlal ettiğinin altını çizerek, “Ziya Gökalp Mahallesi öyle bir yer ki, Balkanlar’ın en büyük sanayisinin dibinde çok değerli, bütün gözlerin üzerinde olduğu bir yer. Rantın müthiş derecede elde edileceği bir bölge. Maalesef ülkemizde özellikle son dönemde betondan rant elde eden kesim gözünü değerli yerlere dikti. Bu değerli yerlerden birisi de Ziya Gökalp Mahallesi. Vatandaş, Belediye haricinde kendi rızasıyla da olsa mülk satışını yapamıyor. Belediye, ‘680 TL’ye bana vereceksin, başkasına satamazsın.’ diyor. Bu durum eşitlik ilkesine, mülk edinme hakkına, Anayasa’nın kişilik haklarına aykırı bir durumdur. Vatandaş satmak istiyorsa, istediği üst değerden müşterisini buluyorsa satabilmelidir. Ancak ne hikmetse Başakşehir Belediyesi imar plan yetkisini direkt olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devretmiş. Bu durum bizi de Büyükşehir Belediyesi’ni de yetkisiz duruma sokuyor.” dedi.
MAHALLEMİZ AYNI ZAMANDA YABANCILARIN İŞGALİ ATINDA
Mahalle halkı tüm bu sorunlarının yanı sıra bölgede yaşanan güvenlik sorununa dikkat çekti. Mahallede son olarak 31 Ocak gecesi yabancı uyruklu olduğu öğrenilen Hüseyin K. ile ismi öğrenilemeyen iş arkadaşı arasında kavga çıkmış, ikili arasında bir süre yaşanan tartışmanın ardından ismi öğrenilemeyen kişi Hüseyin K.’yi bölgede bulunan dereboyunda boğazından bıçaklayarak öldürmüştü. Mahallenin yabancı işgali altında olduğunu ve can güvenliklerinin olmadığının vurgusunu yapan mahalle sakini Hüseyin Karabulut, “ Burada geceleri Türkçe konuşan insan sayısı çok az.Suriyeli,Afganistanlı, Libyalı envai çeşit insan var. Mahallenin güvenlik sorunu var. Emniyeti aradığımız zaman yakalayıp götürüyorlar, ertesi gün bakıyoruz adam yine karşımızda. Geceleri can güvenliğimiz yok. Çocuklarımızı, genç kızlarımızı akşam sokağa gönderemiyoruz. Allah’tan şu an pandemi var okula gidemiyorlar.” dedi. Celal Karaali- İsa Karaarslan- Süleyman Çay