Bahçelievler Siyavuşpaşa Mahallesi Muhtarı Selami Aykut gazetemize konuştu. Mahalle muhtarlarının sorunlarını dile getiren Selami Aykut, ‘Muhtarlar ne yapıyor ki? Sorusunu dile getirenlerin olduğuna dikkat çekerek açıklamalarda bulundu. Aynı zamanda Tüm Köy ve Mahalle Muhtarları Sendikası (TÜM MUHTAR SEN) Genel Başkanı’da olan Aykut sendikayı ve hedeflerini de anlattı.
Şimdi, ilk önce muhtarlık kurumu, bir yönüyle devleti, bir yönüyle halkı temsil eden bir kurum. Böyle olunca halkın doğrudan sorunlarını, hiçbir siyasi engele takılmadan anlatabileceği bir makam işgal ediyoruz. Yani vatandaş bize geldiğinde bizim partimize, anlayışımıza, şuna buna bakmıyor. Vatandaş bize geldiği zaman diyor ki: "Ben sana oy verdim, seni bu makama seçtim. Benim ekonomik sıkıntım var, dile getir. Mahalle ile ilgili sorunlarım var, dile getir. İdare ile ilgili sıkıntılarım var, dile getir der. Bizler, muhtarlık kurumu olarak, bu sorunları alırız. Devletimizin mahalledeki temsilcisi anlayışıyla vatandaşın sorunlarını ilgili makamlara iletiriz. Bizim ilettiğimiz sorunların karşılığında ne devletten ne de belediyeden ekonomik olarak şahsi bir katkı almamakla birlikte, 657’ye tabi devlet memurluğunun haklarından faydalanamayan, sadece asgari ücret düzeyinde muhtarlık hizmet binasında hizmet vermeye çalışan, vatandaşa hizmet sunan bir pozisyonda görev yapıyoruz. Posta dağıtımı ve birçok konuyla ilgili çalıştırmamız gereken personeli de yine kendi imkânlarımızla çalıştırmaya çalışıyoruz.
Belediyede bir fen işleri müdürünün, temizlik işleri müdürünün arabası, şoförü, özel kalemi, koruması varken, bizde bunların hiçbiri yok. Doğrudan halkın seçtiği, halkın sorunlarını mahallede dinleyen ve belediyeye ileten bir yapıdayız. Ancak biz bu sorunları iletirken belediyeler siyasallaştığı için, mahallelerimizde yaşanan sorunları net bir şekilde ifade ettiğimizde, muhtarlık kurumundan rahatsız olan siyasi yöneticilerle karşı karşıya kalıyoruz.
“EY MUHTAR BELEDİYE BAŞKANI İLE İYİ GEÇİN…”
Sayın Cumhurbaşkanı, muhtarlık kurumunu ve muhtarları, gerek Ankara’daki külliyede gerekse her söyleminde ciddi şekilde onurlandırmıştır. Ancak o onurlandırdığı müddetçe, onun temsilcisi olan belediyelerin muhtarlara bakış açısının çok üzücü bir pozisyonda olduğunu ifade etmek istiyorum. Mahallede, hiçbir siyasi partinin şemsiyesi altına girmeden, tamamen kendi kimliğiyle seçilen, bütçesi kendinden olan, seçim masraflarını kendisi karşılayan, seçildikten sonra herhangi bir imar, ihale, personel gibi avantaj ya da ödenek almadan tek başına mücadele eden bir yapıdır muhtarlık kurumu. Muhtarlık kurumu, Osmanlı'da yerel yönetimlerde belediyeler, kaymakamlıklar ve milletvekilleri yokken Osmanlı'nın tek yerel idari birimiydi. Muhtarlık, Türkiye Cumhuriyeti'nin yerli ve millî tek yapısıdır. Yani Avrupa’nın bize verdiği bir sistem değildir; Osmanlı’dan gelen, yereli demokratik bir şekilde yöneten bir yapıdır. Günümüzde birçok meclis üyesi, belediye başkanlığının talimatıyla el kaldırır, el indirir. Ancak muhtarlar, mahallesindeki her bir oyun vebalini bilerek hareket eder, mahalledeki eksikleri, yanlışları, yolsuzlukları dile getirir. Ancak, Belediyeler Kanunu’nun 9. maddesinin B fıkrası, muhtarlara belediyelerden ancak "imkân dâhilinde" yardım alabileceğini söyler. Yani, "Ey muhtar, belediye başkanıyla iyi geçin, yoksa destek de hizmet de alamazsın" anlayışıyla hareket edilmektedir.
"TALEPLERİMİZİ DİLE GETİRDİK"
Biz muhtarlar olarak, Sayın Cumhurbaşkanı’na ve dönemin İçişleri Bakanı’na, Belediyeler Kanunu’nun 9. maddesinin B fıkrasında değişiklik yapılmasını ve belediyelerin belli bir nüfustan sonra muhtarlara bir personel, elektrik, su, doğalgaz giderleri ve mahallesiyle ilgili programlara destek sağlamasının zorunlu hale getirilmesini talep ettik. Günümüzde, 5490 sayılı Adrese Dayalı Kayıt Sistemi çıktıktan sonra vatandaş, nüfus müdürlüklerine kayıt yaptırdığı için mahalle muhtarlıklarına uğramaz hale gelmiştir. Böylece sistem, tamamen devre dışı kalmıştır. Z kuşağı da "Muhtarlar ne iş yapıyor?" diye sormaktadır.
"MUHTARLAR YOL GÖSTERİCİ OLUYOR"
Oysa muhtarlar, mahallede yaşlıların dert ortağı, gençlerin sıkıştığı noktada bir yol gösterici, mahallenin sorunlarını takip eden bir yapıdır. Pandemi sürecinde muhtarlar, mahalle denetim birimleri kurarak kovid vakalarının takibini yaptı, vatandaşların ilaç ve destek ihtiyaçlarını giderdi. Bu süreçte hiçbir siyasi parti işin içinde değildi. Kim vardı? Muhtarlar vardı.
Peki, muhtarlar yetkisiz mi? Yetki mi istiyorsunuz?
Biz, Sayın Cumhurbaşkanı’ndan ve tüm siyasi partilerden muhtarlık kurumunun yetkilerinin artırılmasını ve devletin idare komisyonlarında etkin bir rol verilmesini istiyoruz.
Örneğin;
- Vatandaş nüfus müdürlüğüne kayıt yaptırdıktan sonra mahalle muhtarına gelip kayıt bilgisini güncellemelidir.
- Belediyeler, mahallede yol, kanalizasyon veya başka bir çalışma yapacaksa muhtarları komisyona davet etmeli ve fikirlerini almalıdır.
- Okul, sağlık ocağı, hastane veya emniyet ile ilgili bir çalışma yapılacaksa muhtarların görüşü alınmalı ve karar mekanizmasına dâhil edilmelidir.
Yetkileri elinden alınmış, belediye başkanının inisiyatifine bırakılmış bir muhtarlık yapısı doğru değildir.
Peki, kendi ilçenizde belediye ile ilişkiniz nasıl?
Bahçelievler ilçemizde, belediyemizin muhtarlarla ortak bir çalışması söz konusu değil. Belediyemiz, muhtarlık kurumuna ihtiyaç duymayan bir anlayışla hareket etmektedir.
Belediye başkanına mesajınız var mı?
Sayın Cumhurbaşkanı, "Muhtarı üzersem, o da beni üzer" der. Külliye toplantılarında da bunu sıkça dile getirdi. Buradan belediye başkanımıza mesajımız şudur: Demokratik seçimle göreve gelen muhtarları görmezden gelmek doğru değildir. Belediye başkanlarının, mahallelerde en yakın muhatap olan muhtarlarla daha fazla iletişim içinde olması gerekir. Bahçelievler Belediyesi bir kişiye ait değil, birileri gelir gider ama bu kurumlar ayakta kalmak zorundadır. Gerek belediye yöneticilerimizi gerek idarecilerimizi, Bahçelievler’de her alanda ve her noktada faydalı ve doğrudan hizmet yapılabilmesini istiyorsak, muhtarın da fikrini almamız lazım. Meclisin de fikrini alması, STK’ların da fikirlerini alması lazım. Ortak bir noktada karar bularak ilçeyi yönetmek ve hizmete devam etmek gerekir. Yoksa "ben oldum" veya "ben yaptım" anlayışı doğru değildir. Yaparsın, ama senin yaptığın doğrularla övünenler olduğu gibi, doğru bulmayanlar da seni gördüğünde doğru yaptığını söyler ancak onun doğru olmadığını da her fırsatta anlatır.
"MUHTARLAR OLARAK SENDİKAMIZI KURDUK"
Şimdi, mahallenizde muhtarsınız, ilçenizdeki muhtarların başındasınız ve bir de sendika grubunuz var…
Ben dört dönemdir Bahçelievler Siyavuşpaşa Mahalle Muhtarıyım. Yaklaşık 6 yıl İstanbul Muhtarlığı Dernek Başkanı olarak görev yaptım, 4 yıldır da Tüm İstanbul Muhtarlar Federasyonu Genel Başkanıyım. Türkiye Cumhuriyeti'nde muhtarlık kurumunun sorunlarını ve sıkıntılarını Ankara'da, genel merkezde, ilgili yetkililere, bakanlarımıza, hatta ve hatta Cumhurbaşkanımıza anlatacak bir temsilcinin olmadığını hep gördük.
Peki, bunu özellikle nasıl ifade ediyoruz? Şöyle ki, ben burada muhtarlık yapıyorum ve yaşadığım sorunları kendime dert edinerek çözüm yollarını, stratejilerini ve planlamalarını ekibimle birlikte gerçekleştiriyorum. Türkiye'de birçok STK var. Örneğin, Milli Eğitim’de birçok sendika var ve bunların çoğu devlet memuru. Bizim amacımız devlete başkaldırmak değil, muhtarlık kurumunun hak ettiği noktada yönetilmesini sağlamak ve muhatap alınarak doğrudan sesimizi duyurabilmek. Birçok sivil toplum kuruluşunun başkanları muhtar değil ama "muhtar temsilcisiyim" diyor. Ya da bazıları, siyasi bağlantılar sayesinde atama yoluyla başkan oluyor. Ancak sendika yapısında böyle bir şey yok.
Yaklaşık 4 yıldır birçok mahkeme süreci yaşadık. "Muhtarlar sendika kuramaz" anlayışıyla açılan 12-13 davanın sonunda, 23 Kasım'da Ankara Yenimahalle’de genel kurulumuzu gerçekleştirerek Tüm Köy ve Mahalle Muhtarları Sendikası’nı (Tüm Muhtar-Sen) kurduk. 81 ilin 51’inde temsilciliğimiz var. 32 kişilik yönetim, denetleme ve disiplin kurulumuzla muazzam bir yapı oluşturduk. Seçimimizi yaptık, sandığımızı kurduk ve ilçe seçim kurulu tarafından mazbatamızı aldık. Allah nasip ederse, artık İstanbul’da 15 yıldır muhtarlık kurumu için verdiğimiz mücadeleyi Ankara'da da sürdüreceğiz.
Tekirdağ’dan Elazığ’a, Trabzon’dan Malatya’ya kadar 50.200’e yakın muhtarın ortak sorunlarını dile getirerek, mecliste yasalarla çözüme kavuşturulması için mücadele edeceğiz. İstanbul’da birçok milletvekiline muhtarlık kurumunun sorunlarını anlatıyoruz, dosyalarımızı sunuyoruz, "haklısınız" diyorlar ama meclise gidip kendi aldıkları dosyalara ret cevabı veriyorlar. Artık onlara bu fırsatı vermeyeceğiz.
Tüm Köy ve Mahalle Muhtarları Sendikası Genel Başkanı olarak Ankara'da tüm partiler, bakanlar ve idarecilerle bir araya gelerek muhtarlık kurumunun taleplerini dile getireceğiz. Muhtarlık kurumu çok büyük şeyler istemiyor. 5 ana maddelik bir çerçevede görev ve yetkilerimiz netleşirse, ülkeyi yönetenler de huzurlu olur, siyasiler de mutlu olur, halk da çok daha mutlu olur. Bunun için ciddi çalışmalarımız var ve bu işin adeta doktorasını yaptık.
"MUHTARLIK KURUMU HAK ETTİĞİ YERE GELMELİ"
Ankara’da, muhtarlık kurumunun hak ettiği yere gelmesi için sessiz kalmayacağız. Sendika çatısı altında, her ilden temsilcimizin imzasını alarak ilgili bakanlara ortak bir metin sunacağız. Bu talepler sadece benim taleplerim değil, 81 ildeki muhtarların ortak talepleridir. Güçlü bir sendika, güçlü bir yapı kurarak, devletin her kademesinde muhtarlık anlayışını en iyi şekilde anlatmak için ekip ruhuyla yolumuza devam edeceğiz.
"HAKKIMIZI SOKAKLARDA DEĞİL İLGİLİ KURUMLARDA ARAYACAĞIZ"
Sendikalar istedikleri olmazsa sokağa iniyorlar. Bu, kötü anlamda değil, herhalde demokratik haklar adına. Siz ne yapacaksınız?
Biz sendika olarak, hak ettiğimiz ve olması gereken haklar noktasındaki mücadelemizi sokakta haykırarak değil, devletin ilgili bakanlıklarını meşgul eden yetkililerin kapılarına giderek yapacağız. Orada bunun detayını anlatacağız ve ayrılmayacağız. Yani biz, sonuçta bir yönüyle devleti, bir yönüyle halkı temsil eden bir makamız. Bu nedenle, biz sokakta eylem yapacak bir toplum insanı değiliz. Biz, toplumun seçtiği kanaat önderleriyiz. Kanaat önderleri olarak ilgili makamlara, bakanlıklara, onların anlayabileceği devlet terbiyesi diliyle anlatacağız, söyleyeceğiz, bir daha söyleyeceğiz, yine söyleyeceğiz. Sonrasında ise televizyonlarda sizler aracılığıyla "İstediklerimiz bunlar, talep ettiklerimiz bunlar, ama bize bunların sözü verildi ve yerine getirilmedi." diyeceğiz.
"HAYATI BOYUNCA MUHTARLIĞA GİTMEYENLER NE BİLECEK…"
Her şeyde alkış olmayacak. Neden? Çünkü iyi niyetli olduğumuzdan kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye'de Muhtarlar Sendikası olarak biz, muhtarlık kurumunun, yani köyde yaşayan bir muhtarın da, Çatalca’da, Çanakkale’de yaşayan bir muhtarın da derdini savunacağız. Şu anda birçok muhtarın sorunları, sıkıntıları var. Altını çizerek söylüyorum; Sayın Cumhurbaşkanımız isim olarak bize ciddi önem ve değer vermiştir. Ancak alt seviyedeki idari işleyişte yetkilerimiz çok azalmış, neredeyse yok denecek seviyeye kadar düşmüştür. Günümüzde bazı siyasi parti genel başkanları "Muhtarlar ne iş yapıyor? Kaldırılsın." diyor. Hayatı boyunca muhtarlığa gitmemiş, muhtarın ne iş yaptığını merak etmemiş, muhtarın hangi mücadeleyi verdiğini bilmeyen bir anlayışın, muhtarlık kurumunu
kavrama şansı olmaz.
"O TALEP MUHTARLARA ÖZEL KALEM VERİLSİN OLARAK ALGILANDI"
Dönemim CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, muhtarlara özel kalem verilmesi gerektiğini ifade ettiğinde, toplumda yanlış anlaşıldı. Sanki muhtarlar kendilerine özel kalem müdürü istiyormuş gibi bir algı oluştu. Oysa Sayın Kılıçdaroğlu, muhtarlık kurumlarına birer personel verilmesi gerektiğini vurguluyordu. Muhtarın bulunduğu mahallede halka hizmet verebilmesi için, posta evraklarını alabilmesi, vatandaşa belge üretmesi, vatandaşın sorunlarını ilgili belediyelere iletmesi için bir yardımcıya ihtiyacı var. Eğer bir personel imkânı sağlanırsa muhtar, mahallesindeki cenazeye, düğüne, taziyeye gider, sokakta halkla iç içe olur.
Şu an birçok belediyede 2.000-3.000 personel çalışıyor. O personellerin birçoğunun ne iş yaptığını söylemem doğru olmaz. Ancak tek bir muhtarlık binasında, bir çalışma arkadaşının bulunması kadar doğal bir şey olamaz. Bunu, tüm siyasilerimizin ve idarecilerimizin bilmesi lazım.
"BİZLERİ DOĞRUDAN DİNLEMENİZ GEREKMEKTEDİR"
Siz sendika olarak haklarınızı aramak için kapı kapı dolaşacaksınız. Eğer verilen sözler tutulmazsa, basın aracılığıyla "Bu sözler verildi ama yerine getirilmedi." diyeceksiniz. Bunu etkili bir biçimde yapmayı planlıyorsunuz, değil mi?..
Aynen. Ancak sokağa inmeden, yani protesto eylemi yapmadan. Çünkü biz, seçilmiş insanlarız. Biz, ilgili meclise de bakanlığa da siyasi parti genel merkezine de gider, seçilmiş muhtarlar olarak orada dilimize ve üslubumuza dikkat ederek, bize yakışır şekilde anlatırız. Onların bizimle ilgili düşüncelerini de not alır ve bu doğrultuda mücadelemizi sürdürürüz.
Muhtarlık kurumu, bu ülkenin en önemli kurumlarından biridir. Neden? Çünkü aday olmak isteyen biri, hiçbir siyasi parti genel başkanından destek almadan, tamamen kendi medeni cesaretiyle sahaya çıkıyor. Halkın her kesiminden oy alarak seçiliyor. Bu yüzden muhtarlık makamı çok önemli bir görev üstleniyor.
"ŞAPKANIZI ÖNÜNÜZE KOYUN VE KULAK VERİN"
Günümüzde, ekonomik sıkıntının en çok hissedildiği noktada, halkın en iyi bildiği kişiler mahalle muhtarlarıdır. Ramazan ayının 13. günündeyiz ve şu an her gün yaklaşık 150 kişiyi dinliyorum. Her gelenin bir derdi, bir sıkıntısı, bir ihtiyacı var. İnsanlar zor bir süreçten geçiyor.
Biz buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza ve tüm siyasi partilerin genel başkanlarına sesleniyoruz: Muhtarları doğrudan dinleyerek siyasi stratejilerinizi belirleyin, çünkü ancak o zaman doğru yolu bulabilirsiniz. Eğer bunu yapmazsanız, sadece kendi belirlediğiniz mahalle başkanlarının söyledikleriyle hareket ederseniz, kaybetmeye mahkûm olursunuz. Muhtarların sizlere anlatacağı bilgiler nettir.
Şapkanızı önünüze koyun, mahalle muhtarlarınıza kulak verin. Siyasi partiler, mahallelere temsilcilerini göndersin ama belediye başkanlarını onlarla birlikte göndermesin. Çünkü muhtar, belediye başkanının yanında gerçek sorunları rahatça ifade edemez. Eğer muhtarı dinlerseniz, analiz ederseniz ve değerlendirmelerinizi doğru yaparsanız, mahallelerde huzuru sağlayabilirsiniz.
SİYAVUŞPAŞA MAHALLESİ SAKİNLERİNİN TALEBİ NE?
Bahçelievler’in Siyavuşpaşa Mahallesi’nde yaşadığını söyleyen bir mahalle sakini mahallede yaşadığı olumlu ve olumsuz durumları şöyle dile getirdi;
İlçenin genelinde büyük bir araç parkı sıkıntısı var. Bu durum İstanbul’un genelinde var tabi ama Bahçelievler’in geniş cadde ve sokaklara sahip olmaması nedeniyle daha içinden çıkılmaz bir hali var. Belediyenin bu konuda daha etkili tedbirler alması gerekiyor. Onun dışında toplu taşıma olarak da bazı sıkıntılar var. Örneğin benim evimin olduğu sokaktan ne dolmuş ne otobüs hiçbir şey geçmiyor. Otobüs için bile yürümem gerekiyor. Ayrıca o binebildiğim otobüs de E-5’e çıkmıyor, Bakırköy tarafından Eminönü yönüne gidiyor. Yani Siyavuşpaşa’nın birçok noktasından direkt olarak metrobüs veya metroya ulaşmak için bir otobüs hattı yok.
Olumlu yönü olarak belediye birimleri istek ve taleplere hızlı, olumlu dönüş yapıyor diyebiliriz. Örneğin kış ayları başladığında sokak hayvanları için bir talepte bulundum ve hemen birkaç gün sonra fotoğrafını gönderdiğim noktada aynen dediğim şekilde talebimin karşılandığını gördüm.