Gerçek adı Merve değil. Can güvenliği nedeniyle ismini saklamak zorunda. Henüz 22 yaşında. Ancak son dört senede yaşadıkları ise bir ömre bedel. “O kadar çok anlattım ki, artık anlatırken başkasının hikâyesini anlatıyorum gibi geliyor” diye söze başlıyor. Merve, doğma büyüme Şırnaklı. Annesi ve babası ayrı. Babası annesiyle evli oldukları sırada evlerine “kuma” getirmiş. “Annen sustu, sen mi konuşacaksın şimdi” diyen babası, Merve’yi liseyi bitirdikten hemen sonra 16 yaşındayken kendinden üç yaş büyük, tanımadığı bir erkekle evlendirir. Birlikte yaşadıkları 8 ay boyunca fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalır. Ailesine, şiddet gördüğünü anlatamaz. Aradan aylar geçer, Merve hep susar.
Çocuk gelin Merve küllerinden doğdu
16’sında çocuk gelin oldu, eşinden şiddet gördü... Baba evi yüz çevirince polisin yardımıyla İstanbul’a kaçtı. Sığınmaevinde başka bir kimlikle yaşarken azimle çalıştı, üniversiteyi kazandı. Okulunu başarıyla bitiren Merve şimdi iş arıyor...
08 Ağustos 2015 Cumartesi 10:21
Bu haber kez okundu.
‘Üniversite okudu’
Bir gün evde lise arkadaşıyla sohbet ettiklerini gören kayınbiraderi tarafından, “Gelinin arkadaşları olmaz, annemle zaman geçireceksin” denilerek dövülür. Şiddet gördüğünü eşinin ailesine söylediğinde ise “Bir Tokat atmış, ne olacak” cevabını alır. Bu olayın ardından daha fazla dayanamayarak polisi arar: “Feci dayak yemiştim. Ağabeyinden şikâyetçi oldum. Boşanmak üzere evden ayrıldım.”
Merve, yaşadıklarını geride bırakacağı ümidiyle evi terk ederek Şırnak’ta sığınmaevine yerleşir. Aileler, kapısına dayanır ama Merve ile görüşmelerine izin verilmez. Burada 1 hafta kaldıktan sonra evine giderek eşyalarını toplamak ister. Polis ve zırhlı araç eşliğinde eve gider. Kendi babası saçından sürükler, kayınpederi ise dövmek için üstüne atlar. Polis bu esnada dışarıda beklemektedir. Sonunda evden kurtulur ve babasının “Verin onu bana, geberteceğim” sözleri eşliğinde evden hiçbir şeyini alamadan karakola döner. Artık Şırnak’ta duracak hali kalmamıştır. Tanınmamak için kara çarşaf giyerek bir sivil polis aracında Mardin’e doğru yola çıkar. Mardin’den uçağa binerek İstanbul’a gelir. Bir dernek aracılığıyla burada yine bir sığınmaevine yerleşir. Sığınmaevinde bir ay kaldıktan sonra Ankara’ya gitmeye karar verir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yönlendirmesiyle bir başka sığınmaevine taşınır. Dersaneye giden Merve ilk kez girdiği üniversite sınavını kazanır. Adnan Menderes Üniversitesi’nde 2 yıl halkla ilişkiler bölümünde okur. Okula kimlik bilgileri ile kayıt yapmıştır ama kimse gerçek ismini bilmez. Kendini “Merve” olarak tanıtmıştır. Üniversite bittikten sonra Ankara’ya geri döner.
‘Hayallerim, hedeflerim var’
Türk Kadınlar Birliği ile Ankara’ya ikinci gelişinde tanıdıklar aracılığıyla tanışır. Şu an burada gönüllü olarak çalışıyor. Bir yandan da iş arayan Merve şimdilik bir arkadaşının evinde misafir. Ancak bir an önce para kazanıp kendi ayakları üstünde durabilmek en büyük hayali. Şırnak’ta oturan annesi, 45 yaşında. Beş çocuk sahibi. Merve’nin aklı hep onda. Bir de ilkokul çağındaki kız kardeşinde. Ankara’da düzenini kurduktan sonra ikisini de yanına aldırmak istiyor. Can güvenliği konusunda endişe yaşayıp yaşamadığını sorunca, eskisi gibi korkmadığını söylüyor. Bir iş bulup, annesi ile kardeşini yanına alacağı günleri hayal ediyor: “İlk yıllar çok endişe yaşadım. Artık alıştım, korkmuyorum. Annem yaşlanmadan ona güzel bir hayat yaşatmak istiyorum. İyi bir iş sahibi olmak istiyorum. Şu an ilkokula giden küçük kız kardeşimi de yanıma almak istiyorum. Hayallerim, hedeflerim var.”