Atatürk Havalimanı, İstanbul Havalimanı yapılmasına karar verildiği andan itibaren tartışma konusu olmuştu. Atatürk Havalimanı’nın Kovid-19 pandemisi sırasında sahra hastanesi merkezi olarak kullanılmasıyla tartışmalar alevlenmiş ve muhalefet tarafından İstanbul’un göbeğinde bulunan bu lojistik üssünün iktidar eliyle kasıtlı olarak yok edildiği yönünde yorumlar yapıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)’nin Atatürk Havalimanı için açtığı davada ise yeni bir gelişme yaşandı. Mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda büyükşehir haklı bulundu.
İBB KARARIN İPTALİNİ İSTEMİŞTİ
İBB, Atatürk Havalimanı arazisiyle ilgili çevre düzeni ve plan değişikliğine itiraz etti. Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı aleyhine açılan davada yürütmenin durdurulması ve iptali istendi. İBB davaya gerekçe olarak, plan değişikliğinin yetkisiz kurum tarafından yapıldığı, İBB yetkisinin görmezden gelindiği, karayolu, raylı sistemler ve diğer toplu taşıma güzergahları üzerindeki konumuyla kentin her noktasından erişilebilir bir konumda olduğu, terminal binası, pistler ve hangarlarıyla oldukça büyük bir kamu yatırımı olduğu hatırlatıldı. Olası İstanbul depreminde Atatürk Havalimanının müdahale ve kurtarma çalışmalarının etkisinin değerlendirilmediği, alınan kararla kentin afetlere karşı dayanıklılığını, nüfus kararlarını ve sektöre bazlı gelişmeleri olumsuz yönde etkileyeceği, planın 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili Yönetmeliklerine uygun olarak hazırlanmadığı, hukuka ve mevzuata aykırı olduğu belirtildi. Atatürk Havalimanıyla ilgili alınan kararın yasal dayanaktan yoksun olması, 5393 sayılı Belediye Kanunu’na ve Anayasa’ya aykırılığı nedeniyle iptali ve yürütmesinin durdurulması talep edildi.
ALTYAPI ETKİLERİ RAPORU HAZIRLANMADI
Bilirkişi değerlendirmesinde özetle şu görüşlere yer verildi:
Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği 20. maddesi hükümleri gereğince yapılan plan değişikliğine ait gerekçelerin belirtilmesi, altyapı etkilerinin değerlendirildiği raporla birlikte hazırlanan değişikliğin onaya sunulması gerektiği açıkça ifade edilmiştir. Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 20-2d maddesinde açıkça ifade edildiği üzere altyapı etkilerini değerlendiren “altyapı etkilerini” değerlendiren raporun hazırlanmadığı görülmüştür.
“ÇEVRE DÜZENİ PLANINA” AYKIRI
2009 tasdik tarihli Çevre Düzeni Planının ana kararları ve ilkelerinde, Atatürk Havalimanı’nın çalışma sürecinin devam edeceği öngörülmekte, bu havaalanında kapasite artışı desteklenmekte ve üçüncü bir havalimanı ise Çorlu’da önerilmektedir. Dava konusu Çevre Düzeni Planı Değişikliği ile Atatürk Havaalanı’nın kapasitesi düşürülmüş, yeni havaalanı kent makroformu ile uyumsuz biçimde kuzeye önerilmiş, doğu-batı doğrultusunda doğrusal büyüyen kent makroformu ilkesini desteklenmemiş ve Çevre Düzeni Planı ana kararlarına aykırı düzenleme yapılmıştır.
PLANLAMA ESASLARI VE TEKNİKLERİNE AYKIRI
Davaya konu plan değişikliği ile Atatürk Havalimanı’nın mevcut büyüklüğü önemli ölçüde azaltılmış, kapasitesi düşürülmüş, tarifeli uçuşlara kapatılmıştır. Dava konusu Çevre Düzeni Planı Değişikliğinde Atatürk Havaalanı yerine ise başka sosyal altyapı alanları önerilmiştir .Bir diğer kritik konu, dava konusu plan değişikliği sınırları içerisinde büyüklüğü azaltılan ve işlevi durdurulan havaalanı yerine önerilmiş başka bir havaalanı bulunmamaktadır. İstanbul Havaalanı farklı bir plan değişikliğinde yer almaktadır. Birbiri ile bağlantılı değişiklik kararlarının olduğu değişikliklerin plan bütünlüğü bakımından aynı planda yapılmaması planlama esaslarına ve tekniklerine aykırıdır.
ATATÜRK HAVALİMANI OLASI AFETTE ULAŞIM İÇİN KRİTİK ÖNEMDEDİR
Atatürk Havaalanı, konumu, mevcut ulaşım sistemlerine olan entegrasyon düzeyi (hava, kara, raylı sistem), kentin çok büyük bir nüfusuna hızlı erişim potansiyeli, sahip olduğu teknik altyapı, alansal büyüklüğü ve yardımcı yapıları dikkate alındığında, olası bir kriz durumunda, -örneğin bu kriz İstanbul depremi olabileceği gibi, teknolojik (İRAP’ta belirtilen bir uçak kazası olayı gibi),biyolojik ve sosyal tehlikelerden kaynaklanabilecek afetler de olabilir- üstleneceği rol yeterince irdelenmemiştir. Atatürk Havaalanının kullanıma devam etmesi, hem olası bir afet durumunda koordinasyon/lojistik merkez hem de uçakların inişine imkân sağlanması ile kentin insani ihtiyaçlarına erişim ve ulaşım açısından kritik durumlarda önemli olanaklar sunacaktır.
PİSTLERİN KAMU YARARI, BAŞKA KULLANIMLARDAN FAZLADIR
Atatürk Havalimanı ise olası bir kriz durumunda kolayca 3 pisti ile uluslararası uçuşların yönlendirilebileceği ve kriz durumlarında da çevresindeki hangar yapılarının da kullanılabileceği değerlendirilmektedir. Bu çerçeveden bakıldığında, mevcut durumda işlevsiz hale geldiği iddia edilen kuzey-güney doğrultulu pistlerin güney ucunda Kovid-19 salgını sırasında prefabrike yapıya sahip bir hastane yapısı inşa edilmiş olsa dahi, pistlerin işler hale getirilmesi ile elde edilecek kazanç ve kamu yararı, pistlerin başka bir kullanıma ayrılması ile elde edilecek kamu yararından daha fazla olacağı değerlendirilmektedir.
KAMU YARARI GÖZETİLMEDİĞİ TESPİT EDİLMİŞTİR
Sonuç olarak, 27.05.2022 tasdik tarihli İstanbul İli 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği (İstanbul İli, Bakırköy İlçesi, Atatürk Havalimanı, Millet Bahçesi ve Çevresi) şehircilik ilkelerine, yerleşmenin gelecekteki ihtiyaçlarına, planlama tekniklerine uygun olmadığı ve kamu yararını gözetmediği bilirkişi heyetimizce tespit edilmiştir.