Instagram'da paso mum resimleriyle süslü spiritüel aforizmalar paylaşanlar mı istersin, saçına çiçek takıp iç yolculuğunu tamamladığını iddia edenler mi, Dalai Lama tişörtüyle bize hava basanlar mı, yoga merkezinden çekin yapıp sinir katsayımızı artıranlar mı, Ying-yang dövmesiyle mohito içerken selfie çekenler mi... Görünen o ki herkes komple aydınlanmış, maşallah...

Sanki sanat ve edebiyat dünyası 2000'lerin sonunda keşfedilmiş gibi herkes bir anda sanat eleştirmeni ve kitap kurdu pozlarında... Herkesin ya "yazım sürecinde" bir kitabı var, ya her gece kırmızı şarap eşliğinde otuzaltı dakikalık düşünme sahneleriyle dolu Fransız filmleri izliyor, ya da her haftasonu o müze senin bu galeri benim gezerek Facebook'tan bize hava basıyor... Herkes Einstein, Nietzsche, Hemingway'i komple hatmetmiş, valla çok sinir bozucu... Recep İvedik'e bir tek biz mi gittik arkadaş?

Dört peynirli pizzadan başkasını ağzına koymayanlar, keçi sütünden yapılmamış her türlü süt ürününe alerjisi olanlar, limondan nefret ederken lime'a bayılanlar, Pazar sabahları klasik müzikle uyanmazsa işi ters gidenler... Herkes lord, herkes bildiğin barones. Te allaam..

Kulağını sekiz yerden deldirip babaannelerine kalp krizi geçirtenler, vücutlarının dörtte üçünü antin kuntin dövmelerle doldurup caka satanlar, Fayt Klap fantazileriyle dolup taşanlar, sisteme düzene gün yirmidört saat lanet okurken çaktırmadan iPhone 6'nın lansman tarihini kaçırmaktan da ödü kopanlar... Sen kimi kandırıyorsun gardaş?

Haaa, işte bunun en alası Facebook'ta yaşanır. Biri bir partiye bir laf eder, öbürü gelir onun gerizekalı olduğunu ilan eder, öbürü gelir kimsenin anlamayacağı üç beş havalı kelime Google'layıp yazarak sözde diğerine kapak yapar. Sanırsın herkes Meclis-i Mebusan'ın kuruluş sürecinde kilit rol oynamış, herkes Birleşmiş Milletler fahri büyükelçisi... Yav he he, çıplak kadın galerilerine bir tek biz tıklıyoruz çünkü..