"TÜRKİYE'DE YENİ BİR SİSTEME İHTİYAÇ VAR!!!"

GALERİ'NİN DEVAMI İÇİN TIKLAYIN..!

Başbakan Binali Yıldırım, ortak canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtlıyor. Başbakan Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde;

MUSUL OPERASYONUNDA SON DURUM

Şehrin merkesinde DEAŞ unsurlarında temizlemek için yapılan operasyon devam ediyor. Henüz şehir merkezine gelinmediği için ciddi bir direniş sözkonusu değil. Üç koldan operasyon ilerleyecek. Harekat planına göre şehrin güneybatı tarafı açık bırakılıyor ki bu DEAŞ unsurları buradan kaçabilsin.

Bu arada DEAŞ dikkati çekmek için, Musul üzerindeki baskıyı azaltmak için harekat yaptı ve buna karşılık verildi.

TÜRKİYE MUSUL'DA HAVA OPERASYONLARINDA YER ALACAK

Koalisyon güçleri içerisinde hava ve kara unsurları var. Hava unsurları içerisinde Türkiye yer alacak. Bir hava harekatında ihtiyaç duyulduğunda bizim uçaklarımız da operasyona katılacak. Burada bir tereddüt yok, mutabakat sağlanmış durumda. Kara operasyonunda zaten şu anda Irak'ın resmi askerleri, polisi, güçleriyle Peşmergeler doğrudan yer alıyor. Ayrıca bizim Başika kampında eğittiğimiz Ninova Muhafızları var. Irak içerisinde diğer milis gruplar var.

Dolayısıyla şu anda koalisyon güçlerinden doğrudan operasyonda yer alan başka ülke unsurları yok. ABD lojistik destek veriyor, arka planda Amerika da yer alıyor. Dolayısıyla kara harekatında şu anda bizim, aktif olarak operasyonların içerisinde yer almamızı gerektirecek bir durum söz konusu değildir.

'KİMSEDEN İZİN ALMAYA İHTİYACIMIZ OLMAZ'

Türkiye gerek sınırları içerisinde gerek sınırları dışarısında ulusal güvenliğini, toprak bütünlüğünü tehdit eden, vatandaşlarının can ve mal emniyetini tehlikeye sokan, her terör örgütüyle ismi ne olursa olsun ister PKK, PYD, YPG ister DEAŞ olsun isterse ne olursa olsun gereğini yaparız kimseden de izin, icazet almaya ihtiyacımız olmaz. Bu kadar açık ve net söylüyorum.

TÜRKİYE MASADA YER ALACAK

Koasliyonda gerekli adımlar atılıyor. Daha sonra Suriye ve Irak'ta istikrarın sağlanması gerekiyor. Masada olma meselesine gelince, barış görüşmelerinde Türkiye'nin yer alacağı anlamına geliyor. Bu bölgede Türkiye'nin yer almadığı bir görüşme olması mümün değil. Bu bölgeyle alakası olmayan masada yer alacak Türkiye yer almayacak... Böyle bir durum söz konusu olamaz. Türkiye'nin geleceği ve güvenliği için Türkiye'nin ağırlığı burada olacak.

İhtiyaç olan her bölgede güvenli bölge, güvenli alan oluşturulması prensip olarak bizim de Kuzey Irak Kürt Bölgesinin de istediği bir şey çünkü ortak tehdit aynı. Türkiye için de Kuzey Irak için de ortak tehdit PKK.

ABD TERCİHİNİ YAPMAK ZORUNDA'

YPG-PYD eşittir PKK. Suriye'de, Irak'ta yaşanan Kürt ahalisi bizim kardeşimiz. Sanki biz PYD-YPG ile ilgili konuşunca 'Türkiye, Kürtleri istemiyor' diye bir algı oluşturuluyor. Bizim Kürtlerle sorunumuz yok.

ABD şöyle düşünüyor, 'Ben DEAŞ'ı yok etmek için YPG ile işbirliği yapıp kendi askerimi riske atmayacağım.' Ben ABD'ye de söyledim, bir terör örgütünü başka bir terör örgütü ile yok etmek mümkün mü? Bu bir devlet politikası olamaz. Bu bir yanıltmadır.

ABD şu tercihi yapmak zorunda. Ya beraber hareket ettiği Türkiye'yi ya da üç beş terörirstin oluşturduğu bu grupları tercih edecek.

YPG'ye verdikleri silahları PKK kullanıyor. ABD bizim dostumuz ise bize silah çeken terör gruplarına dolaylı yoldan destek olmuş olmuyor mu?

'1 MART TEZKERESİ SONRASI ABD İLE...
'
Terör gruplarının ABD'ye bazı vaatlerde bulunmuş olabileceğini düşünüyoruz. ABD, 'Biz YPG'nin terör örgütü olduğunu düşünmüyoruz ama PKK terör örgütü onlara karşı sizleyiz' diyor. ABD ile bizim ilişkilerimiz 1 Mart tezkeresinin rededilmesi ile ilişkilerimiz değişti. ABD başka unsurlarala işbirliği yapmaya başladı.

'MÜNBİÇ KONUSUNDA
ABD İLE ANLAŞTIK'

Obama ile Cumhurbaşkanı açık konuştu ve anlaştı. Harekat bittiğinde YPG ve PYD unsurları Fırat'ın doğusuna çekilecek. Ama şimdi ayak diriyorlar. ABD söz mü geçiremiyor? Bu mümkün değil. Ağırdan alıyorlar biz bu konunun takipçisiyiz.

BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI

Sayın Devlet Bahçeli zaman zaman sürpriz çıkışlar yapar ve bu çıkışlar Türkiye'nin sorunlarının çözümüne kapı aralar. Bu konuda Bahçeli'nin yeni bir buluşu yok. 2007'de vesayet odaklı CHP, Cumhurbaşkanlığı seçiminde mızıkçılık yapmasa belki bunlar olmayacaktı. Bizim anayasamız parlamenter sistem öngörüyor. En azından Cumhurbaşkanlığı seçimi ile değişikliğe gittik. Yüzde 52 ile seçilmiş bir cumhurbaşkanı var ama anayasa yetkileri kısıtlı. 'Cumhurbaşkanı sen hiç bir işe karışma gelen kanunları imzala.' Böyle bir şey yok. Mevcut durumda anayasada bir çelişki var.

'TÜRKİYE'DE YENİ BİR SİSTEME İHTİYAÇ VAR'

Meclis'te anamuhalefet partisi olmak parlamentoyu yok saymak kadar büyük bir gaflet olamaz. Ne tek adamı, seçilmiş bir Cumhurbaşkanı var. Kılıçdaroğlu da seçilerek gelmedi mi? Başkanlığı getirip Cumhurbaşkanı üzerinden tartışırsak doğru yere varamayız. Başkanlık sisteminin kapısı 15 Temmuzda açıldı. Bundan sonra Trükiye'de buna benzer sorunlar yaşanmaması için yeni bir sisteme ihtiyaç var bu da Başkanlık sistemi.

İcraat, yürütme tamamen Meclis dışı olduğu için daha bağımsız hareket ediyor. Hem yasamanın hem de yürütmenin içinde olmak objektif davranmanı engelliyor. Bu durum icraatları olumsuz etkiliyor. Tek başına iktidar oldğunda hızlı karar verip hiç tereddüt etmemiş olursunuz. Yasama ve parlamento ayrı olduğu için daha sağlıklı bir ssitem söz konusu olur. Başkan kendi başına kadrosunu kuracak ve çalışacak. Meclis'te denetim yapacak, önerilerini sunacak. Başkanın teleplerini karşılayacak ya da karşılamayacak. Yasaları hazırlayacak.

Seçimlerin 5 yılda bir olması gerektiğini düşünüyoruz. Anayasa görüşmeleri yapıldığında 5 yıl olmasının uygun olacağı görüşüne varıldı.

Partili Cumhurbaşkanlığı mı? Yapacağımız değişiklik tek bir sefer olacak. Türkiye yaz boz tahtası değil. Düşünelim bir kez karar verelim. Başkasının tipi bize yakışır mı biz kendi tipimizi uygulayacağız. Çok düşüneceğiz, istişare yapacağız. Yapabildiğimiz kadar herkesi kucaklayan bir anayasa yapacağız.

BAHÇELİ'NİN KAPISINI ÇALACAĞIZ

Parlamenter sistemle yolumuza devam edelim istiyoruz ama buna gücümüz yok. Soruna gözümüzü de kapayamayız. Çözüme ne katkı sağlanacaksa onu yapacağız. Biz AK Parti olarak değişikliği referanduma gönderemeyeceğimize göre diğer partilerin desteğine ihityacımız var. Bahçeli de 'referanduma göndereceğiz' dediğine göre kapısını çalacağız. Sayın Kılıçdaroğlu'na da çağrı yapıyorum, milletin iradesinden üstün irade yoktur. Halkın kararından endişe etmek buna karşı durmak gereksizdir.

Türkiye'nin büyük hedeflerinde küçük hesapları, parti hesaplarını bir kenara bırakmamız gerekiyor. CHP'nin yaptığı budur. Önyargılarını kıramıyorlar.

Milletin önüne götüreceğiz buna tereddüt yok. Yetmez ama evet gibi bir değişiklik değil yaptıklarımız yeterli olacak.

REFERANDUM NE ZAMAN?

Benden tarih istemeyin. Gerekli istişareleri yapmadan tarih veremem. Milleti yanıltmayalım. Bu iş ortak akılla yapılması gereken işler ben yaptım oldu şeklinde olamaz. Ben süreçlere değil sonuçlara odaklanırım.

HDP İLE HANGİ ORTAK PAYDADA BULUŞACAĞIZ

Siyaset ülkenin vazgeçilmezidir. Siyasi bir parti düşünün, terör örgütü ile arasına mesafe koymuyor aksine hareketleri ile destek veriyor. Bu şartlar altında HDP ile hangi ortak paydada buluşacağız. Geçen gün Kandil'de terör örgütü ile yan yana fotoğrafları yayınlandı. Bu milletin öfkesini test etmeye kalkmasınlar. PKK'nın Kürtler Türkler diye bir sorunu yok Türkiye'nin PKK ile bir sorunu var.

Terörle mücadelede kapsamlı bir strateji değişikliği yaptık savunmadan taarruza geçtik. Yerlerinden çıkmadan biz geldik diyoruz. Daha aktifiz. Büyükşehirlerde eylem yapmak için her türlü yolu deniyorlar. Şu anda saha ve psikolojik üstünlük güvenlik güçlerindedir.

Teröristlerin yuvalandığı 12 noktada operasyon yapıldı ve devam ediyor.

Gerek FETÖ ile gerek PKK ile mücadelede hayatını kaybedenlerin ailelerine baş sağlığı diliyorum. Terör örgütleri aynı yerden geliyor bu bir tahmin değil bu bir bilgi. Ortak hedefleri Türkiye'nin başını ağrımasıdır. Alayı gelsin hiç bir şey yapamazlar. Kara propaganda ve algı operasyonları yapıyorlar. Millet uyandı artık onlara yardım etmeyecek.