Rezan Has Müzesi Cibali Sohbetleri devam ediyor

 Rezan Has Müzesi’nde ziyaretçilere kapısını açan ‘Cibali Tütün Fabrikası: Emeğin Mekânı’ sergisi kapsamında 9’uncusu düzenlenen ‘Cibali Sohbetleri’ panel dizisinin bu ayki konuğu sanat tarihi uzmanı Süleyman Faruk Göncüoğlu oldu. İstanbul Şehri Kültür Tarihi Araştırmaları Merkezi kurucularından Göncüoğlu, “Tütün Deposu ve Fabrikasının Kurulduğu Semt Cibali: Bir Monografya Çalışması” başlığı ile yaptığı konuşmasında; Cibali semtinin sınırları, tarihi, kültürel değerleri ve sosyal değişimleri ile kadim mirasına dair kısa bir zaman dilimini dinleyicilerle paylaştı.

“Unkapanı, Cibali ve Haliç’e semt odağından bakış”

Medeniyetin şekillenmesi, bunun sosyal ve ekonomik yansımalarını ve semtlerin kurulmasında iktisadın rolünü Unkapanı, Cibali ve Haliç ekseninde anlatan Göncüoğlu, dinleyicilerle semtin sokak isimlerinin öykülerinden genel tarihe uzanan keyifli bir sohbet gerçekleştirdi. “Cibali Tütün Fabrikası: Emeğin Mekânı” sergisi kapsamında gerçekleştirilen “Cibali Sohbetleri” dileyen herkesin katılımına açık olarak önümüzdeki dönemde de devam edecek.

“Rezan Has Müzesi Cibali Sigara ve Tütün Fabrikası Eserleri Koleksiyonu”

Cibali Tütün ve Sigara Fabrikası’nda kullanılan makinaların, eşyaların, belgelerin ve fotoğrafların ait oldukları yere dönebilmeleri adına 2005 yılında başlayan mücadele 2008 yılında sonuçlandı ve eserler İslam ve Bilim Teknolojileri Müzesi envanterine kaydedildikten sonra Rezan Has Müzesi’ne geçici süre ile devredildi. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleri ile Türkiye Cumhuriyeti’nin endüstriyel, ekonomik, siyasal, sosyo-kültürel tarihine tanıklık etme olanağı sunan koleksiyon, Cibali Tütün Fabrikası’nın Türkiye emek tarihindeki yerini, özellikle de kadının iş gücüne verdiği katkı ve emeği de ortaya koyuyor.

100 yılı aşkın tarihinde gerek birimleri gerek çalışanları ile ülkenin ekonomik ve toplumsal değişim sürecinde hatırı sayılır katkıları olan önemli ve dinamik bir mekânın öyküsünü aktaran bu sergi aynı zamanda, yaşadığımız kentsel dönüşüm sürecinin toplumsal hafızamızdan neleri tamamen silip, neleri kökten değiştirdiğini de bir kez daha hatırlatıyor.