Galatasaraylı üzgün, Galatasaraylı şaşkın... En büyük güvence olarak gördükleri Mustafa Denizli’nin elinden de bir şey gelmedi, gelemedi.
Verilen sözler yerine getirilmedi, transfer gerçekleşmedi, üstelik Burak Yılmaz da gitti ve bugünlere gelindi. Eldekiler de geri geri gitmeye başladı. “Galatasaray, Avrupa’da bir başka” diyoruz ama Lazio maçı için de gözümüzün önünden kara bulutlar geçmiyor değil...
Geçmişi bırakıp, geleceğe bakalım; idari ve teknik olarak ne gibi radikal kararlar alınmalı? Yani Galatasaray nasıl kurtulur?
Galatasaray bu şartlarla ve bu sezon kurtulmaz. Fazla söze gerek yok... Ligtv.com.tr‘de Mersin Yurdu-Galatasaray maçının perde arkası görüntülerine girip bakın. Lütfen Selçuk ile Olcan’ın, daha sonra da frikik atışında Selçuk ile Sneijder’in ve daha sonrasında Hollandalı futbolcunun tavırlarına bakın. Bu Galatasaray mı başaracak? Mustafa Hoca’yı yıllardır tanırım, ilk defa bir maç sonrası takım içindeki sevgisizlikten söz ettiğini duydum. Paramparça... Takım paramparça... Birbirinden güç almazsan, birbirine dayanmazsan, “ben” demeden önce “Biz“ demeyi öğrenmezsen, istersen dünyanın en büyük oyuncularını oynat, takım olamazsın.
Sneijder-Selçuk tartışması takım içindeki sorunların dışa vurumu mudur?
Aynen öyle... Fazlası var, eksiği yok. Bu takımın içinde tek başına takılıp, takımın içindeki en az 5-6 oyuncu ile selamı sabahı olmayanlar var. Camia, taraftar kan ağlıyor, buradan ta Çin’e tweetler atıp , mesajlar yollayıp göz kırpıyorlar. Milyon dolarları Galatasaray’dan alıyorsan, Galatasaray forması giyiyorsan “Önce Galatasaray” diyeceksin. Kendin burada, aklın başka yerde... Yok öğle yağma...
Roma’ya git, Lazio’yu izle; Türkiye’ye gel, Mersin İdman Yurdu maçını düşün. Orayı bırak, kupada Akhisar Belediyespor’u nasıl eleyeceğini hesapla... Çık sahaya Galatasaray’ı antrene et. Superman olsan tek başına yetişemezsin. Denizli bunu beceriyor mu?
Mustafa Hoca’nın bugüne kadar çalıştığı yardımcılarına bakın. Rıza Çalımbay, Yusuf Şimşek, İbrahim Üzülmez gibi futbolu yeni bırakanlar... Hoca yardımcı olarak gözünden kıvılcım parlayan, başarıya ve kariyere aç olan isim arıyor. Onu da bulamadığı için almıyor. Kötü gidişin yardımcı ile falan bir ilgisi yok. Takım öyle kırılmış, öyle parçalanmış ki hiçbir yapıştırıcı işe yaramıyor.
Galatasaray’ın finalinde, Lazio karşılaşması için düşüncelerinizi öğrensek...
Galatasaray’da herşey öyle bozuldu ki, “genetik miras“ gibi duran Avrupa başarısı, Lazio maçları için yeter mi, yetmez mi bilemiyorum... Ama bu iki maçla birlikte gelebilecek bir üst tur, kaybolan bir yılda Galatasaray’a çok şeyler kazandırabilir.
KARİYERLERİNİ TAŞIYAMADILAR
Van Persie ile Nani parlak kariyerlerini henüz Fenerbahçe’ye taşıyamadılar. Zaten taşısalar, çok şey, çok daha farklı olurdu.
Fenerbahçe, Kasımpaşa galibiyetiyle rahat bir nefes aldı. Ancak bu rahat galibiyette bile Pereira eleştirildi.
Hadi Robin van Persie’nin çıkışı sırasındaki protestoları bir kenara bırakalım, ön liberodaki boşluğu Alper varken Kadlec ile doldurması, iki farklı öne geçtikten sonra bile çift forvete dönmemesi tenkit edilmişti.
Bu yazıyı Lokomotiv Moskova maçından önce ve sadece lig maçlarını ölçü olarak yazdığımı peşinen belirteyim. Pereira’yı alışılmış iki ön stoperinin olmadığı bir maçta Kadlec’i niye oynattın diye eleştirmem. Ancak Volkan’ın hak ettiği formayı yeteri kadar alamadığı için hocayı eleştiririm. Alper’in daha fazla süre alması gerektiğine inanıyorum. Bakıyorum Fenerbahçe camiası, hatta medyanın büyük bir bölümü Van Persie ile Nani’nin performansından son derece mutlu... Buna saygı duyarım ama katılmam. Bana göre Van Persie ile Nani parlak kariyerlerini henüz Fenerbahçe’ye taşıyamadılar. Zaten taşısalar, çok şey, çok daha farklı olurdu.
HAYRETLE İZLİYORUM
Hep eleştirdiğimiz Ozan Tufan bu kez ön liberoda ve yerinin hakkını verdiği söyleniyor. Sizin düşünceniz...
Ozan’ın kıpırdadığını kabul ediyorum. Ama o da asla Bursaspor’daki Ozan Tufan çizgisinde değil... Çok kötü bir alışkanlığımız var. Bir galibiyet, futbolcuyu uçuruyoruz, bir mağlubiyet, futbolcuyu batırıyoruz. Fenerbahçe’nin Kasımpaşa maçında iyi görüntü verdiği kesin... Ancak bu kadar abartıyı da hayretle izliyorum.
Fenerbahçe, Simon Kjaer ile oynadığında savunma çok ciddi biçimde toparlanıyor. Ama onsuz maçlarda takım hem çok gol yiyor hem de puan kaybediyor. Kjaer ile sadece 0.9’luk bir gol yeme ortalaması varken, Kjaer’siz 1.75’e fırlıyor. Bu kadar fark neden?
Kjaer çabuk bir oyuncu... Kısa mesafede hamle önceliğini alabiliyor... Kademe anlayışı kusursuz … Ancak bir takımın savunması sadece bir adama bağlıysa, o da sağlıklı bir durum değil...
KAYBA RAĞMEN EN İYİSİ BEŞİKTAŞ
Sosa dışındaki orta saha oyuncuları çok durgun, çok etkisiz bir maç oynadı. Elbette burada rakibe de saygı önemli... Bütün bunlara rağmen Mario Gomez, yakaladıklarının yarısını atsa, Beşiktaş bu maçı gene kazanırdı.
Beşiktaş’ta savunma zaafı daha şimdiden kendini hissettirdi. Ersan’ın gönderilmesinin ardından Rhodolfo sakatlandı, Marcelo cezalıydı. Bugün de hem Marcelo hem de Alexis yok.
Futbolda savunma bu kadar önemliyken Beşiktaş işin sonunu getirebilecek mi?
Rhodolfo- Ersan Gülüm alışkanlığı ve sağlamlığından sonra Alexis Delgado‘nun biraz eğreti durduğu doğru... İki maçta gözlemlediğim şu; rakibine yakın oynamıyor, çabuk ve rahat çalım yiyor, bir stoper için fiziki yapısı ciddi ölçüde yetersiz...
Beşiktaş son dönemde her yenilginin, her puan kaybının ardından işin yükünü hakeme taşıtıyor! Yönetici de aynı, hoca da...
Bu sadece Beşiktaş için değil , her takım için geçerli... Ben Beşiktaş’ın Konya kupa maçındaki isyanını son derece haklı buluyorum... Ancak Başakşehir maçında önce kendisine bakacak... Hakem adına en bariz hata, Mehmet Batdal’a ikinci sarıyı çıkaramayışı idi. Ancak üç dakika önce aynı Mehmet Batdal’a verdiği sarı kart da ciddi anlamda tartışılır. Her maç sonu bu kadar gerilmenin Beşiktaş’a bir yarar sağlayacağını düşünmüyorum.
Quaresma’nın takımı ayağa kaldırmasıyla Şenol Güneş’in kadro tercihi tartışılır hale geldi. Gerçekten de Olcay ile Gökhan’da belirgin bir form düşüklüğü var. Ne dersiniz?
Quaresma maçı kurtaran adamdı. Çok iyi işler yaptı. Bu ligin en disiplinli takımı olan Başakşehir’in girdikten sonra dengesini bozdu, rahatını kaçırdı. Aslında Sosa dışındaki orta saha oyuncuları çok durgun, çok etkisiz bir maç oynadılar. Elbette burada rakibe de saygı önemli... Bütün bunlara rağmen Gomez, yakaladıklarının yarısını atsa, Beşiktaş bu maçı gene kazanırdı. Bu puan kaybına rağmen, ligin en iyisi gene Beşiktaş...
TRABZONSPOR'A 3-4 MAÇLIK SERİ GEREKİYOR
Trabzonspor nihayet 3 puanla tanışabildi... Devamı gelir mi?
Sağda Cavanda, solda Bosingwa, göbekte Yumlu ile Aykut... Hami Hoca ideal geri dörtlüyü buldu. Trabzonspor’u ilk yarım saatte müthiş beğendim. Sezonun en iyisiydi. Ama çabuk durdu. Onur olmasa puan da kaybedebilirdi. Trabzonspor’un üç-dört maçlık bir seriye ihtiyacı var. Bunu yakalarsa, özgüvenini de yeniden yakalayabilir.
Haftanın takımı: Medicana Sivasspor, Mersin İdman Yurdu
Haftanın futbolcusu: Emre Belözoğlu (Medipol Başakşehir), Ricardo Quaresma (Beşiktaş)
Haftanın teknik direktörü: Mesut Bakkal (Medicana Sivasspor), Ümit Özat (Mersin İdman Yurdu)
Haftanın hakemi: Hepsi (Bu kadar ağır bombardımana rağmen maç yönetebildikleri için)
Şansal Büyüka'dan önemli açıklamalar!
Şansal Büyüka'dan önemli açıklamalar!
SPOR
Bazı oyuncular var. Buradan ta Çin’e tweetler atıp, mesajlar yollayıp göz kırpıyorlar. Milyon dolarları Galatasaray’dan alıyorsan, Galatasaray forması giyiyorsan “Önce Galatasaray” diyeceksin.
Paylaş: