14 Mayıs’ta yapılacak Türkiye’nin en kritik seçimine 1,5 aydan kısa bir süre kala siyasi partilerin, milletvekillerin ve adayların saha çalışmaları tüm hızıyla sürüyor.
CHP’de uzun yıllar önemli görevler üstlenen İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, yaptığı saha çalışmaları ve Türkiye’nin kritik sorunları hakkındaki araştırmalarıyla iktidara veya muhalefete yakın fark etmeksizin yayın organlarında geniş yer bulan bir isim. Tekin yaptığı çalışmalar kapsamında ve 14 Mayıs’ta yapılacak yüzyılın en önemli seçimiyle ilgili gazetemize konuk olarak Yaşam Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Celal Karaali’ye özel değerlendirmelerde bulundu.
Tekin, ekonomiden, sığınmacılara, uyuşturucudan, seçim güvenliğine kadar yaptığı detaylı çalışmaları okuyucularımız ve izleyicilerimizle paylaştı.
Gürsel Tekin: Öncelikle sözlerime şöyle başlamak istiyorum; CHP’de tüm kademelerde görev yaptım. Ben duayen değil, partimin marabasıyım. Ben siyasetin okulunda yetiştim. Altı genel başkanımla çalıştım. 94’ten bu yana ilçe, il yöneticiliği, il başkanlığı, parti meclisi, sekreterlik… Burası benim için çok önemli ve gerçekten büyük bir okul.
“BU İKTİDAR TEFLON TAVA GİBİDİR”
C.K: Bir yanda Cumhur İttifakı ve HÜDA Par varken Millet İttifakı’nın HDP ile en ufak bir temasında terör etiketi yapıştıran iktidar hakkında yorumunuz nedir?
Gürsel Tekin: Bu iktidar teflon tava gibi. Hiçbir yapışmıyor, durmuyor. Bu da önemli bir beceri. HDP’nin kuruluş yılı 1991, Erdoğan’ın 94 seçimlerinde önünü açan HDP’dir ve Sayın Erdoğan’ın başdanışmanları HDP’liydi. 99, 2004, 2009 tüm seçimlerde HDP seçmeni AKP’yi iktidar etmiştir. O günlere kadar hiç terörle ilişkisi tartışılmadı ta ki 2018’e kadar. 2018’de HDP Sayın Erdoğan’a destek olmayacağını ve 2019 yerel seçimlerinde HDP’nin açıkça Demirtaş’ın da talimatıyla CHP’yi desteklemeye başlamasının ardından film koptu ve iktidar medyası operasyonlarına başladı.
Biz de orantı da kalmadı. Eskiden iktidarlar devlet imkanlarını kullandığında itiraz eden bir YSK vardı. 2019 yerel seçimlerini hatırlayın her yerde billboardlar. Şöyle yazıyordu; “Binali Yıldırım’a mı oy vereceksiniz Sisi’ye mi?, “Oyunuzu Binali Yıldırım’a mı Kandil’e mi vereceksiniz?” Vatandaş gitti Ekrem İmamoğlu’na oy verdi. Sizin kirli kampanyanız milletin kararını değiştirmiyor.
“DARBECİLER BİLE TARAFSIZ BAKANLIKLAR İSTEMİŞTİ”
C.K: Seçim güvenliği konusunda ciddi endişelerinizin olduğu biliniyor, ne söylemek istersiniz?
Gürsel Tekin: Stalin’in çok güzel bir cümlesi var; “Oy verene değil, oy sayana bakacaksınız”. Bugüne kadar muhalefet partileri sandıklara hiç sahip çıkamadı. Sayın Kılıçdaroğlu’nun 2009 yılında belediye başkanlığı adaylığı seçimi dışında hiçbir dönem sandıklar kontrol altına alınamadı.
Dünyaya baktığınız zaman sandık güvenliği devletin sorumluluğunda olmalıdır. Ne demek partiler oylara sahip çıkacak?
Siyasetçilerimiz televizyonlarda çok güzel konuşuyorlar. Sistemimiz harika diyorlar ama veri geliyorsa sistem iyidir. Veri gelmiyorsa dünyanın en iyi sistemi de bir işe yaramaz. STK’lar sandıkları koruyabilir diyorlar. Bu mümkün değil. Çünkü taş yerinde ağırdır. Kadıköy’de Çankaya’da elbette olsunlar ama çok da gerek yok, bana Urfa gibi yerlerde benim sandık görevlilerimin olmadığı yerlerde daha etkili olurlar. 197 bin sandığa bir asil bir yedek sandık görevlisi yazmadığınız sürece STK’lar, parti teşkilatları, iyi sistemler, 50 bin avukat… Bunların hiçbirinin anlamı kalmayacak. En önemli şey ıslak imzalı tutanaktır. Ben birçok seçim yönettim, sandık başkanlığı da yaptım. Islak imzalı tutanakları getirmediğiniz sürece tartışma bitmez. Şöyle bir hikayem var; 94 seçimlerinde ANAP’la kafa kafaya giderken Kadıköy’de daha sandıklar açılmadan Refah Partili ilçe başkanımız kapıdan çıkarken bana bir kağıt verdi sonra oku dedi ben de dayanamadım açıp okudum ve 700 küsür farkla kazandığımız yazıyordu. Sandıklar açıldı ve gerçekten de dediği gibi oldu. Bunun nedeni seçim esnasında alınan ıslak tutanaklardı.
2017’de 3 milyon mühürsüz oy kabul edildi. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olamaz. Tek bir mühürsüz oy iptal olur. Gelelim 2018’de yine aynı sıkıntı. 2019’da bütün heyecana rağmen orada da eksiklerin olduğunu görüyorum. Şimdi bakıyorum, Anadolu’nun herhangi bir yerinde bir görevlimiz sıkıntı yaşarsa savcıya mı gidecek YSK’ye mi gidecek? Şikayeti iletebileceğimiz bir yer yok. Herkes diline dolamış darbeciler darbeciler… Darbeciler ne yapmış biliyor musunuz? 3 bakanlığın tarafsız olmasını Anayasa’ya koymuş. Ulaştırma Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafsız yapılmış sağlıklı bir seçim yapılması için. Şimdi bakıyorsunuz bırakın tarafsız olmayı hepsi milletvekili adayı. Ama bakıyorum böyle bizden herkes diyor tamam her şey tamamdır. İşte böyle olunca benim saçlarım diken diken oluyor.
Sadece Altılı Masa değil, bu ülkenin çıkarını düşünen herkesi vatandaşın oyunu korumak için çağırıyorum. Aylar öncesinden iktidar seçimi kazanmak için yeni yasa geçirecek dedim. Seçim yasasını değiştirdiler. Bunun adı “seçimi kazanma yasasıdır”. Seçim günü için iki hayati mesele var; biri ıslak imzalı tutanaklar, diğeri de kamera sistemi. Kameralar zaten hazır sınavlar olduğu için.
“MİLLET ERDOĞAN’I GÖNDERMEYE KARAR VERDİ”
C.K: Seçim sonucu tahmini istiyorum.
Gürsel Tekin: Geçmiş seçimlerden örnek vereceğim. 84 seçimlerinde Sunalp aşılamaz denildi Turgut Özal ezici çoğunlukla seçildi. Sonrasında biz SHP olarak büyükşehirlerde bile aday çıkartmakta zorlandığımız bir zamanda yine o dönemlerde araştırma şirketleri çok az bir oy oranı gösteriyordu. 89’daki seçimde sandıklar açıldı Türkiye’de 52 ilde SHP belediyeleri kazandı. Milletimiz öyle tokat vuruyor ki. Millet önce kimi göndereceğine karar veriyor. Kime göndereceğine karar verdi. Sayın Erdoğan ve bu iktidarı gönderecek. Millet gereğini yapacak ama biz siyasi partilerin halkın oylarına sahip çıkması gerekiyor.
“ESENYURT VE FATİH BİRLEŞMİŞ MİLLETLER OLDU”
C.K: Sığınmacılar konusunda ne söyleyeceksiniz?
Gürsel Tekin: İlk etkinliğimizi Adana’da yaptık. 2011 yılından itibaren düzenli olarak Türkiye ve özellikle İstanbul’da yakından takip ediyorum. Bakın bu İstanbul sığınmacı haritası. Özellikle Esenyurt ve Fatih Birleşmiş Milletler’e dönmüş durumda. 34 farklı ülkeden insan var.
En büyük sorun şu; Kanayan coğrafyadan güle oynaya gelmediler. 21 yıl sadece silah kullanmış başka hiçbir şey yapmamış insanlar var ve onlar şu an burada yaşıyor. Şimdi bu insanların yaşatacağı sıkıntıyı bir düşünelim.
Ayrıca uyuşturucu İstanbul’da her yeri sarmış durumda. Ben milletvekiliyim. Milletvekili kamuya dair tüm verilere ulaşabilmeli. Veri istiyorum, eskiden TÜİK verilerine ulaşabiliyorduk şimdi TÜİK de kapattı. Bu sığınmacı ve uyuşturucu konusu Türkiye’nin en büyük güvenlik sorunlarıdır.
“SIĞINMACILAR SEÇİM KAYBETTİRECEKSE DÜKKANI KAPATIP GİDİN KARDEŞİM”
C.K: Yabancı seçmenler seçimin kaderini belirleyebilir mi?
Gürsel Tekin: Kaç seçmenin oy kullanacağı konusunda çok net bir rakam yok elimizde ama bu 65 milyonluk bir seçmen kitlesinde sorun yaşatmamalı. Eğer 400-500 bin yabancı seçmen seçimi kaybettirecekse kusura bakmayın dükkanı kapatıp gidelim kardeşim. Ayrıca yabancı seçmen de bize oy verebilir çünkü ekonomik anlamda onlar da çok büyük sıkıntı yaşıyorlar gerek normal vatandaşlar gerek esnafları olsun aynı dertlerden muzdaripler. Dünyada savaş kıyamet varken gıda fiyatlarının arttığı tek ülke Türkiye. Bu iktidar bu ülke için beka meselesidir. Sayın genel başkanımızın adaylığını açıkladığı gün döviz düştü, borsa yükseldi Türkiye nefes aldı. Seçimden sonra inşallah daha iyi olacak.
C.K: Sığınmacıları iki yıl içinde göndermek mümkün mü?
Gürsel Tekin: Tabi kamyonlara doldurup gönderecek değiliz. Önce burada bir barış sağlayacağız. Sınırın iki yanındaki insanlar akrabalar, kardeşlik hukuku var. Küresel ülkelerin aparatı olmaktan çıkacağız. Ne oldu da biz böyle bir savaşın içindeyiz? 2011 yılında Erdoğan ile Esad arasındaki ilişkiyi çok beğeniyordum. Biz Suriye ile tel örgüleri kaldırıyoruz demişti sayın Erdoğan. Üstünden sadece altı ay geçti. Erdoğan şu cümleyi kurdu; Sabrım taştı. Sayın Erdoğan o altı ay içinde sabrınızı ne taşırdı? ABD-Rusya oradaymış demeyin. Oslo tutanaklarını ciddi şekilde inceleyin ne dediğimi anlayacaksınız. Sığınmacıları da uzlaşarak insani bir yolla göndereceğiz.
“DEVLETİN KENDİSİNİN BARINMA SORUNU VAR”
C.K: Seçim için açıklanan paketler iktidar değişimi sonrası devam eder mi?
Gürsel Tekin: Depremden önce kira meselesini gündeme getirmiştik. 2021’de Türkiye’nin en büyük sorundan birisi kira olacak demiştik. İstanbul’da eskiden başınıza kiralık satılık ilanları düşerdi. Şimdi ne oldu da yok. Üstelik 1 milyon kişi göç etti ve tersine göç de devam ediyorken. Çünkü 1.5 milyon yapı stoğumuza bankalar el koydu. Birincisi vatandaş zamanında gidip krediyle almış ama ödeyemediği için el konuldu. İkicisi ise 500 bin yabancıya ev sattık. Sosyal devletin temel görevi önce kendi vatandaşına barınma sağlayacak. Üçüncü de TOKİ ve Emlak Konut ne yapıyorlar görüyor musunuz? Dikey yapılaşma, rezidanslar… Sizin göreviniz bu mu?
Hesapladık 85 metrekare sosyal konutun devlete maliyeti 750 bin lira. Her vatandaşımızın barınma sorununu çözebilir. Ama ne yazık ki devletin barınma sorunu var. Devletin kurumlarının kendilerinin barınma sorunu var bırakın vatandaşı. Belediyelerin çoğu kiralık yer arıyor. İktidarımızın çözeceği çok sorun var. En temel sorun da barınma.
C.K: İstanbul’u bekleyen deprem sorununa ne diyeceksiniz?
Gürsel Tekin: 2008 yılında 60 bilim insanıyla biz bunu çalıştık. Fay hatları, bölgeler ve çözümler… Bu çalışmayı belediyelere, bakanlıklara vs. her yere gönderdik. Ancak bu çalışmaları kimseye anlatamadık.
2000 yılında Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz’ın imzalarıyla Uluslararası Deprem Konseyi oluşturuldu. Sayın Erdoğan bu konseyi 2007 yılında sonlandırdı. O zaman deprem sorunu bitti. O zaman rica ediyorum deprem vergisini de kaldırın. Deprem konseyi lağvedildi, deprem toplanma alanları da rantçılara verildi.
“ÜÇ PARTİ DEVLETİ YÖNETİYOR”
C.K: ”HDP’ye Bakanlık verebiliriz” diye bir laf ettiniz mi?
Gürsel Tekin: Ben verilebilir demedim. Ortada Anayasa var. Bu anayasaya göre TBMM’de birinci AK Parti, ikinci CHP ve üçüncüsü de HDP. Bu üç parti devleti yönetiyor. Altlarında kırmızı plaka var ve komisyonlarda da görev alıyorlar. Bu anayasa değişmediği sürece bu üç parti de yönetmeye hak kazanır. Ayrıca ben bakanlık dağıtan bir mevkide değilim. Bir hukuksal konuyu anlatmanın bile Türkiye’de nasıl sorun çıkardığını görüyoruz.
“BAŞVURU SIRASINA GİRİLMESİ ŞIK OLMADI”
C.K: İktidar değişirse sizi Bakan olarak görecek miyiz?
Gürsel Tekin: Dünyada yüz yılı doldurmuş 3 partiden biriyiz. CHP, gelenekleri olan bir partidir. CHP’nin kurmay heyeti başvuru kuyruğuna girmişse bu çok üzücü bir tablodur. Bizim geleneğimizde böyle bir şey yok. CHP Genel Merkez yöneticilerinden hiçbirinin başvuru yapmaması gerekiyordu. Sayın genel başkanımız kime ihtiyaç duyuyorsa onun başvurularını alabilirdi. Bu üzücü oldu. Ben milletvekili başvurusu yapmadım. Başvuru yapsaydım sokakta bana “kardeşim önce siz inanmıyorsunuz” derlerdi.
Benim hiçbir beklentim yok. Sayın Baykal da sayın genel başkanımız dahil bana ne görev verilirse onu yaparım. Ben CHP’yi yakıt bitince ikmal yapılacak bir yer olarak görmüyorum. CHP’de doğdum, CHP’de ölmek isterim.
Türkiye’nin üç temel sorunu var. Yoksulluk ve sefaleti artık herkes biliyor bunun hakkında konuşmaya gerek yok ama iki sorun var ki; biri uyuşturucu. Ciddi bir beka meselesidir. İkincisi de çok ciddi sığınmacılardır. Bu da çok ciddi bir güvenlik sorunudur. Emniyetin çabasını görüyorum ancak bu sadece emniyet tedbirleriyle alınacak bir önlem değildir.
Son bir cümleyle bitireyim; Muhalefetin milletvekili olacağıma, iktidarın sıradan bir üyesi olmayı tercih ederim. KENT YAŞAM HABER MERKEZİ