İmamoğlu Kırklareli’de vatandaşa seslendi

SİYASET

İBB Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Kırklareli’nde vatandaşlarla buluştu.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte Kırklareli’yi ziyaret etti. Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak ve Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün’ün de eşlik ettiği İmamoğlu çifti, Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu ile eşi Sibel Kesimoğlu rehberliğinde kentte bir dizi ziyaretlerde bulundu. İmamoğlu ve beraberindeki heyetin kentteki ilk durağı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evin birebir aynısı şeklinde inşa edilen Yayla Mahallesi’ndeki “Atatürk Evi” oldu. Müze ziyaretinin ardından Cumhuriyet Caddesi’ne geçen İmamoğlu, Albayrak ve Kesimoğlu, esnaf ziyaretleri gerçekleştirdi. Vatandaşların ve esnafın yoğun ilgisiyle karşılaşan İmamoğlu, yurttaşlardan gelen fotoğraf çektirme isteklerini yerine getirdi.

KILIÇDAROĞLU, AKŞENER VE YAVAŞ’IN SELAMLARINI İLETTİ

Esnaf ziyaretinin ardından Kırklareli Belediye Başkanlığı’nı ziyaret eden İmamoğlu, belediye meclisinde kısa bir konuşma yaptı. İmamoğlu, ikinci konuşmasını ise, belediye binası önündeki Cumhuriyet Meydanı’nı dolduran coşkulu vatandaş topluluğuna yaptı. Vatandaşlara; Millet İttifakı’nın kurucu liderleri CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Altılı Masa liderleri ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Mansur Yavaş’ın selamlarını ileten İmamoğlu, konuşmasında özetle şunları söyledi:

“ÖNCELİKLE DEMOKRASİMİZİ RAYLARINA OTURTACAĞIZ”

“Çok önemli bir yolculuk bu. 2023 yılı, Cumhuriyet’imizin 100’ncü yılı. Başka şeyler konuşmak isterdik. Başka hedefleri bugün bu meydanda anlatmak isterdik. Ancak, öncelikli yapmamız gereken sorumluluklarımız var. Nedir bu sorumluluklar? Öncelikle demokrasimizi raylarına oturtacağız. Bu memlekette hak hukuk, adalet unsurlarını tekrar güçlü bir şekilde memleketimizin önüne koyacağız. Aynı zamanda eğitimden ekonomiye, sağlıktan tarıma, aklınıza gelebilecek bütün unsurlarla ilgili yoğun bir çalışmanın içerisinde olacağız. Yani yeniden bir yapılanma, bir revizyona ihtiyacı var memleketimizin. Memleketimiz, büyük kayıplar yaşadı. Son yıllarda ciddi sorunlar yaşadı. Bu sorunları rehabilite edecek, düzeltecek bir döneme ihtiyacımız var. Onun için yola çıkıyoruz. Onun için büyük bir ittifak ortaya koyuyoruz. Onun için uzlaşıyoruz. Bu memleketin böyle bir iktidar dönemini, 100’ncü yılında hep birlikte kazanacağız.”

“86 MİLYON İNSANIMIZIN İKTİDARI İÇİN YOLA ÇIKTIK”

“İktidar istiyoruz. Niçin? Bir avuç insan değil, bir kişinin iktidarı hiç değil, bir ailenin iktidarı asla değil. Biz, 86 milyon insanımızın iktidarı için yola çıktık. Biz, bu memleketin gençleri, çocukları, hayallerini bu ülkenin sınırlarının dışına değil, bu ülkenin topraklarınsa gerçekleştirmeleri için yola çıktık. Bu memleketin insanları, tarım yapmadan topraklarını ekip biçmeden, üretmeden değil, memleketimizin her köşesinde, topraklarında bereket fışkırsın diye yola çıktık. İşte böylesi bir dönemde sorumluluk alacağız. Bu memlekette kadınların sıkıntıya düştüğü, şiddete uğradığı, kadınların hak ve özgürlüklerinin siyasi pazarlık yapılmadığı bir memleket olsun diye yola çıktık. Biz, biz bu ülkede, 100’ncü yılında Cumhuriyet’in, dünyanın 21 yüzyılında, kız çocuklarımızın okullara gidemediği, eğitimi yeterince alamadığı, memleketin neresinde olursa olsun, özellikle kız çocuklarımızın hiçbir şiddete maruz kalmadığı bir ülke olmak için yola çıktık.”

“ŞU ANDA BU MEMLEKETTE ÜNİVERSİTELER NİÇİN KAPALI?”

“Biz, bu ülkede, gençlerimizi nasıl görüyoruz biliyor musunuz? Hani birileri gibi, ‘Giderse gitsinler’ diyen değil… Oy vermesi için de değil. Yani gençlere oy deposu diye bakan biri olarak da değil, asla. Ben, kendimi nasıl görüyorum biliyor musunuz? Bu ülkede 15-30 yaş arası kaç gencimiz var? Sayısını söyleyeyim: 21 milyon gencimiz var. Ben, sırtımı onlara yaslamak için yola çıktım. Gençlerin enerjisiyle, gençlerin fikriyle, zikriyle, aklıyla, gençlerin yaratıcı duygularıyla ülkemiz güçlensin diye yola çıktım. Nasıl olacak? Gençlerimiz özgür olacak. Gençlerimiz konuşacak. Gençlerimiz fikirlerini her yerde söyleyecek. Gençlerimizi hiç kimse susturamayacak. Onlar özgürleştikçe, üretecekler. Onlar özgürleştikçe, memleketin en yaratıcı unsurları olacaklar. İşte bugünün iktidarı, ortaya koyduğu yasaklarla, onların önüne engelleri diziyor. Allah aşkına, sorarım size: Şu anda bu memlekette üniversiteler niçin kapalı? Aklınız alıyor mu? Bunu nereye sığdırabilirsiniz? Gençlerin eğitimi alamaması için bile karar alabilecek kadar gözleri kararmış, beyinleri ne yazık ki başka türlü çalışan insanlardan bu memleket kurtulsun diye yola çıkıyoruz. Özgür üniversiteler, kapılarında tomalar, tanklar bekleyen değil; dünyanın ilk 100’üne, 500’üne giren, bilim üreten, ilim üreten, fikir üreten, icatlar yapan, üniversiteleri büyüsün diye, Boğaziçi, İTÜ, İstanbul Üniversitesi hak ettiği yere gelsin diye, yola çıkıyoruz.”

“HAK ETTİĞİMİZ YERDE DEĞİLİZ”

“Hak ettiğimiz yerde değiliz. Bu memleketin üreten insanlarıyla çok hızlı yol alırız. Ama prangalarımız var. Bunlardan kurtulmalıyız. Şu anda bu memleketin en büyük sorunu ne biliyor musunuz? Diyor ki bir akıl: ‘Ben bilirim. Ben yaparım. Ben ne dersem o doğru.’ Allah aşkına burada anneler, babalar var. Gülümseyerek soruyorum. Bizim de eşimle beraber üç evladımız var. Hepimizin evlatlarını Allah bağışlasın. En küçüğünden, bebeğinden, anne-baba olarak bir gün ona ‘Ben bilirim’ diye dayatın, size etmediğini bırakmaz. Size evindeki yaşamı zehir eder. Vallahi o ‘Ben’ diyen aklı, hemen 14 Mayıs'ta evine yollayacağız. Evine yollayacağız onu. Hangi akıl gelecek? Vatandaşına yüzünü dönen, bu memleketin 86 milyon insanının fikrinden faydalanan, şu zenginliğin farkında olan, onlarla düşünen, onlarla üreten, onların hakkını savunan, bu memleketin zenginliklerini onlarla paylaşan, bir avuç insanla değil, milletiyle paylaşan akıl iktidara geliyor.”

“KADROLARIMIZ ÇOK ZENGİN; ÇÜNKÜ SİZ VARSINIZ”

“Çok önemli bir zaman dilimindeyiz dostlar. Hepimiz, geleceğimizi düşünüyorsak, çocuklarımızı ve gençlerimizi düşünüyorsak, yarını düşünüyorsak; derhal hep birlikte elimizi taşın altına koyacağız. Amasız, fakatsız; efendim sağcıymış, solcuymuş, ocuymuş, bucuymuş, yok. Memleketimin en kuzeyinden en güneyine, en batısından en doğusuna, her yurttaşımızla, 86 milyon insanımızın birini bile ayırmadan, her vatandaşımızla bu yolculuğa çıkacağız. Oyumuzu, millet için kullanacağız. Oyumuzu, milletin iktidarı için kullanacağız. Oyumuzu, Millet İttifakı için kullanacağız. Kadrolarımız çok zengin, onu söyleyeyim. En başta Genel Başkanımızın devlet aklı, Genel Başkanımızın vicdanı, Genel Başkanımızın hak, hukuk, adalet kavramlarına olan düşkünlüğü bir kere zihninizde dursun. Aynı zamanda, bu kadronun içerisinde çok kıymetli liderler, yöneticiler olduğunu az önce söyledim. Bir kısmının selamını da size getirdim. Ama niye zengin kadromuz var biliyor musunuz? Çünkü siz varsınız. Bakın; bu memleketin liyakatli insanları hak ettiği yerlerde görev yaptığı takdirde, bu ülkenin hiçbir sorunu yok. Onun için zenginiz. Biz, bir aile iktidarı kurmaya gelmiyoruz. Biz, partili insanların yetki sahibi olduğu bir ortamı kurmaya gelmiyoruz. Biz, devletin kadrolarında, bu ülkenin evlatları sınavlarda haksızlığa uğrayarak değil, liyakatiyle yükselen bir ülke var etmek için geliyoruz. İşte onun için en büyük zenginliğinden faydalanan bir iktidar olacağız.”

“SANDIKTA ÖYLE BİR DEMOKRASİ TOKADI ATTI Kİ MİLLETİMİZ, HALA AKILLARI BAŞINA GELMEDİ”

“Biz İstanbul'da bir seçim yaşadık. Ne yaptılar? İstanbul'da seçimi kazanmak için ellerinden geleni yaptılar. Hatta her türlü kirliliği, her türlü karalamayı yaptılar, yine de seçimi kazandık. Yetinmediler, seçimi elimizden almaya kalktılar. Seçimi iptal etmeye kalktılar. Ne yaptı bizim milletimiz? Sandıkta öyle bir demokrasi tokadı attı ki, hala akılları başına gelmedi, hala. Hala başları dönüyor. Varsa yoksa İmamoğlu. Ya bir belediye başkanına bu kadar uğraşılır mı? Sebebi ne biliyor musunuz? O milletin demokrasi tokadı öyle sert ki, hala sendeliyor. Var mısınız o sendeleyeni yere düşürmeye? Var mısınız bir demokrasi tokadı da atmaya? Hep beraber yapacağız. Bu demokrasi tokadı, nakavt eder. Ama iyi tarafı şu: Hemen kalkarsın, seni evine yollar. Öyle boks ringi gibi değil. Bunu başaracağız. Önümüzdeki günlerde birçok politikayı, inanın tarımdan ekonomiye, sağlıktan kültüre, sanata, bilime, teknolojiye, memleketin yirmi birinci yüzyılda dünyada bir ‘maraba’ değil, birinin taşeronu değil, ana üretici bir ülke olmayı başaracağız hep birlikte. Ben, benim evladımın, üç çocuğumun, iki oğlumun, bir kızımın, bir taşeron ülkenin evladı olmasını istemiyorum.”

“ÖNCE SEÇİMİ ALMAMIZ LAZIM”

“Ben, üç evladım için neyi istiyorsam, şurada aralarınızda gördüğüm o pırıl pırıl çocukların da gençlerin de ürettikleri, ürettikleriyle gurur duydukları, icatlarıyla dünyayı salladıkları bir memleket istiyorum. İşte onun için o zemini hazırlayacak politikaları sizlere sunacağız. Sizlerin takdirine sunacağız. Onlarla da yetinmeyeceğiz. Sizlerle geliştireceğiz. Ama önce seçimi almamız lazım. Seçime kadar çok çalışmanız lazım. Herkesle güler yüzlü konuşun. ‘Bu canımızı sıkan tutumları, tavırları bize yansıtan, yaşatan, her akşam televizyon programlarında, mitinglerinde insanlarını döver gibi konuşan insanlardan kurtulmak istiyoruz’ deyin. ‘Biz, güler yüzle, şefkatle, evin abisi gibi, evin kardeşi gibi, evin evladı gibi, evin babası gibi, evin bir ferdi gibi olduğunu hisseden, vatandaşın gözünün içine Atatürk gibi bakan insanların bu memleketi yönetmesini istiyoruz’ deyin. Az kaldı, bunu yapacağız. Biz, ‘Birlikten güç doğar’ diye yola çıktık. Biz, birliğin gücünün memleket için çok iyi olacağını bildiğimiz için yola çıktık. Tek bir arkadaşımızın, tek bir kardeşimizin bile ayrışmasını is-te-mi-yo-ruz. Herkes birleşsin istiyoruz. Birleşmeyeni, seçimden sonra birleştiririz; o ayrı. Ama siz, ayrışmayacaksınız. Milletimizin o birleşen gücün yanında olan ruhuyla, oyunu Millet İttifakı için istiyoruz.”

“HER GÜNÜMÜZ ÇALIŞARAK GİDECEK”

“Birazdan yola çıkıp Edirne'ye gideceğiz. Orada hemşehrilerimi selamlamaya devam edeceğim. Yarın İstanbul'da ilçe ilçe gezip, çok güzel iki açılışı Sayın Meral Akşener hanımefendiyle yapacağım. Cumartesi günü hem Sinop'tayım hem de akşam Genel Başkanımız, saygıdeğer Cumhurbaşkanı adayımız, -ben artık ‘Cumhurbaşkanım’ demek istiyorum- Cumhurbaşkanım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'yla birlikte, Sayın Temel Karamollaoğlu'nun iftarına katılacağız. Ve işte böyle her günümüz çalışarak gidecek. Güzel Ramazan ayının bütün bereketi, bütün güzellikleri üzerinizde olsun. Güzel Ramazan ayının bütün duyguları hanenize bolluk, bereket getirsin. Sağlık sıhhat getirsin. Memleketimizin güneyinde bir afetle karşılaştık. Depremde insanlarımızı yitirdik. Canlarımızı kaybettik. Rahmet diliyoruz. Mekanları cennet olsun. Vatandaşlarımızın acısını paylaşıyoruz. Vatanımızın o cennet köşesini, o güzel Hatay'ımızdan Malatya'ya, Diyarbakır'dan Adıyaman'a, Maraş'a, her toprağını güzel değerlendiren ve yanlışları düzelten, dünyanın en çağdaş şehirciliğini bu gelecek nesillerini oralarda mutlu eden bir bölgeyi yeniden inşa edeceğimize hepinizin huzurunda milletime söz veriyorum. Söz veriyoruz.”

“DEPREMİN YARATTIĞI ACIDAN OY DEVŞİRMEYE KALKAN AKILDAN KURTULACAĞIZ”

“Oraya gidip, ‘Aman aman hemen bir temel atalım, iki yere beton dökelim, üç yerde sallanan demirlere beton fışkırtalım…’ Bakın; bu kötülük. Bakın; bu kötü akıl. Depremin yarattığı acıdan, insanlarımızın ihtiyaçlarından oy devşirmeye kalkan akıldan kurtulacağız. Kardeşim, orada yaşayan insanlarımızın önce barınma ihtiyaçlarını çözelim. Acil ihtiyaçlarını çözelim. Ondan sonra evlerinin geçici noktada çözümlerini ve hızlıca kalıcı konutlarını, sağlam yerlerde, örneğin Hatay'ın maneviyatını, medeniyetini, Mustafa Kemal Atatürk'ün ‘Hatay benim meselemdir’ diyecek o titizliği gösteren işler yapalım. Yok. Gitmiş o akıl, gitmiş. Bir kişiyi mutlu etme aklı, sadece oylarını kandırarak da olsa alma aklı. En büyük şeyi söyleyeyim. Bu kardeşiniz söz veriyor. Yaşamı boyunca, hayatı boyunca, Cumhurbaşkanı adayımız ve bütün unsurlarıyla, bu millet iktidarı, bu Millet İttifakı sizi hiç aldatmayacak. Onun için; sevgili Hataylı dostlarım, güzel çocuklar, güzel gençler, sizi sarıp sarmalıyorum, kucaklıyorum sizi. Yüreğinize sağlık.”

“86 MİLYON İKTİDAR OLSUN”

“Bayramın birinci günü de Hatay'da olacağım. Bu bayramı Hataylılarla geçireceğim. Bütün arkadaşlarımız, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, deprem bölgesinde olacak. Acıları da biz saracağız. Bu zor koşullarda, yüzüncü yılda, Mustafa Kemal Atatürk'ün yolunda, hep birlikte ayağa kalkacağız. Değerli dostlar, çok teşekkür ediyorum. Kıymetli dostum Mehmet Siyam Kesimoğlu'na teşekkür ediyorum. Kıymetli eşi hanımefendiye teşekkür ediyorum. Yolumuzun bir olduğunu unutmayın. Yolumuzun uzun olduğunu unutmayın. Çok çalışacağımızı unutmayın. Kendinize güvenmeyi unutmayın. Umudun siz olduğunu unutmayın. Umut sizsiniz. Umudun kendiniz olduğunu unutmayın. Kol kola olun. Birlikten kuvvet doğar. Birliğin gücünün her biriniz bir ferdi olun. Hep birlikte iktidar olalım. 86 milyon iktidar olsun. Her şey çok güzel olsun.”

KESİMOĞLU: “BİR KADER SEÇİMİNE GİDİYORUZ”

Kırklareli Belediye Başkanı Kesimoğlu da konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Artık burada aday yok. Burada Cumhurbaşkanı yardımcımız var. Kırklareli'nden, Cumhuriyet Meydanı'ndan, Türkiye'ye haykırıyoruz. Geliyor gelmekte olan. Ayak sesleri geliyor. Ne diyor? ‘Ben Kemal, geliyorum.’ Bir kader seçimine gidiyoruz. Ama sonuç, bugün buradan belli. Her şeyi çok güzel olacak. Hep birlikte ayağa kalkacağız. Ülkenin kaderine el koyacağız. Millet İttifakı olarak, ülkenin geleceğine el koyacağız. Aramızda farklılıklarımız olabilir. O farklılıklar, hepimizin zenginlikleri. Biz, o farklılıklarımızı bir zenginlik olarak kabul edip, bu vatan dediğimiz toprak parçası üzerinde yan yana, barış içinde, huzur içerisinde yaşamak. Çünkü her birimizin ortak paydası demokrasi; her birimizin ortak paydası Cumhuriyet; hepimizin ortak paydası, hukuk devleti, insan hakları, laiklik; hepimizi yaratan paydası bayrak, bayrağımız. Vatan ve hepimizin sevdası değil, hepimizin kara sevdası Mustafa Kemal Atatürk.”

İmamoğlu, konuşmasının ardından, vatandaşların yoğun ilgisi altında Edirne’ye doğru yola çıktı.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.