İETT’nin köklü bir kuruluş olarak kurumsal bir birikime sahip olduğunu söyleyen Subaşı, buna rağmen yaklaşık 15 milyon nüfuslu İstanbul’un ulaşım ihtiyaçları karşısında gerek İETT ve gerekse diğer yolcu taşıma kuruluşlarının, sağlıklı, kapsayıcı ve nitelikli bir ulaşım hizmeti veremediğini ifade ederek. şikâyet başvurusu sayısının beş yılda beş kat arttığını ifade etti.
Ulaşım politikalarının yol yapmak ve yeni araç almaktan ibaret olmaması gerektiğinin altını çizen Subaşı, ”Bize kalırsa, İstanbul’da ulaşımın en önemli sorunu, ulaşım sisteminin dağınık ve plansız olmasıdır. Bu dağınıklık, hem organizasyon düzeyinde ve hem de sahada mevcuttur” dedi.
Ulaşımla ilgili kurumların kendi başına hareket ettiğini belirten Subaşı, “Öncelikle İstanbul ulaşımı planlanmalı; öncelikler belirlenmeli; bunun içinde raylı sistem, karayolu, deniz yolu gibi mod dağılımları saptanmalı. Bütün bunların koordinasyon, yönlendirme ve denetlenmesi de, bir üst otorite tarafından sağlanmalı. Aslında bunun için çalışmalar yapıldı; ulaşım ana planı yapıldı; ama uyulmadığını hep birlikte görüyoruz. Ulaşım sorununu, tıpkı deprem gibi, tıpkı sel felaketi, savaş felaketi gibi, topyekun mücadele etmemiz gereken bir felaket olarak görmeli ve buna göre hareket etmeyiz” şeklinde konuştu.