Dr. Sinan Oğan, yaptığı konuşmada yaşanılan gerçekleri ve araştırma sonuçlarını şu sözlerle dile getirdi:
‘’Türkiye’nin en büyük meselelerinden birisi göçtür, bunu bir araştıralım. İstanbul’da yaşayanlar olarak konuyu en yakından bilenler sizlersiniz ama insanlar mesela Ankara’daki göç meselesinin çok farkında değil. Acaba meclisten olan siyasi partilerin son girdikleri seçimde ortaya koydukları seçim beyannamesi içinde bununla ilgili bir cümle var mı ya da parti programlarında bir paragraf var mı diye araştırdığımızda da olmadığını gördük. Bu beni hayatta en çok şaşırtan şeylerden birisidir.
2023 seçimlerine giderken Türkiye’de iki tane temel mesele saysam birincisi hepimizin yaşadığı ekonomik sıkıntılardır ikincisi de göçtür. Türkiye’nin ilk iki meselesinden birisi göç ise bu konuda iktidar olmak isteyenin ciddi çalışmalar yapması icap eder. Ancak meclisteki siyasi partilerin hiçbirisinin 2018’den sonraki seçim parti programlarında buna benzer bir program yok. Olduğunu iddia eden varsa buyursun, istedikleri ortamda konuşmaya hazırım. Düşünsenize Avrupa’daki bir ülke gelse dese ki ‘Türkiye biz dükkanı kapattık bizim bütün ihtiyaçlarımızı siz karşılayın’ ne deriz? Meseleye bu açıdan baktığımızda ülkemize bir devlet geldi ve yaşıyor şu anda, devlet diyorum çünkü toplasan bir devlet edecek kadar bir ulustan bahsediyoruz… Bizde sığınmacı meselesi metroda, metrobüste birilerinin izinsiz görüntüsünün çekilmesiyle veya bazen birinin karnına bıçak saplanmasıyla veya da kalabalık yerlerde sığınmacıların toplu halde eğlenmeleriyle gündeme giriyor ve daha çok bu yönünü biliyoruz. Ama mesele sadece bundan ibaret değildir.
Devlet istiyor mu? İstiyor. O dış güç bu sığınmacıların eline silah verse ne olacak? Sonuçta hangi yerlerden kimler geliyor olabilir ki? Hadi bir kısmını kovduk diyelim Türkiye’de toplam 10 milyon sığınmacı var. Harcanan para 90 ile 100 milyar dolar arasında. Türkiye 10 milyar dolar için PKK’nın FETÖ’nün ve 15 Temmuz’un finansörü dediği insanları sarayında ağırladı. Eli kanlı dediğimiz insanları sarayda ağırladık. Niye ağırladık? Sizce çok mu sevdik? Hayır. Üzerimizde küresel baskı mı vardı? Hayır. Tamamen duygusal. Biz enayi miyiz? Suudi prensi sarayda ayağında terlikle ağırlandı. Niye ağırladık çok mu seviyoruz Suudileri? Hayır. Paraya ihtiyaç var ve ekonomimiz çok kötü durumda. Peki, ekonomimiz bu kadar kötü durumdayken dünyada bizden başka ülke yok mu? Suriye’de Ruslar var mı? Var. Arap ülkeleri var mı? Var. İran var mı? Var. Amerika kaç Suriyeliye bakıyor arkadaşlar? Sıfır. Peki, niye sadece biz bakıyoruz? Kadın, engelli, yaşlı, çocuk bakalım ama nereye kadar? Savaş bitip sığınmacılar güvenli şekilde yurtlarına dönene kadar.
Peki, arkadaşlar en son İç İşleri Bakanı yardımcısı Sayın Saçaklı dedi ki kayıtlı olan 123 bin Suriyeliyi aradık taradık hiçbir yerde bulamadık. Nerede bunlar peki? 2011 yılından itibaren Suriye’den gelen çocuklardan bahsediyoruz. On yaşında bir çocuğun yanında bomba patlamışsa, anası babası ölmüşse, yaralanmışsa o çocuk travmatik bir çocukluk geçirmiştir. O çocuğun rehabilitasyona ihtiyacı var. Türkiye’de şimdi nerede yaşıyorlar? Her yerde olabilir. O yaştaki çocuğun eğitimi yoksa, okulda dışlanmışsa ne yapacak? Arkadaşlar böyle bir milyon çocuk var biliyor musunuz? Bu bir milyon çocuğun beş yüz bini bir şekilde rehabilite edilmiş olsa iki yüz elli bini de bir şekilde kurtulmuş olsun; yüz elli bini de ailesini, toplumunu bir şekilde kucaklamış olsun, geriye ne kadar kalıyor yüz bin. Yüz bin diyip geçmeyin, uluslararası uyuşturucu çetelerinin ve uluslararası terör örgütlerinin rahatlıkla kullanacağı ucuz çocuklar haline gelecek bunlar. Türkiye için önümüzdeki süreçte bu anlamda çok büyük tehdit ve tehlikeler söz konusu. O sebeple meseleyi sadece gelsinler gitsinlere indirgememek lazım. Fotoğraf çektiler, taciz ettiler bu da değil asıl mesele. Arkadaşlar sığınmacılar ekonomik olarak sıkıntı yaratıyor mu? Evet yaratıyor. Onun ilerisinde güvenlik açısından sıkıntılar var.
Günde geçirdiği kaçak sayısı kırk. Her bir geçirdiği kaçak için 1500 dolar alıyor. Sınırın öte tarafından alıyor bu tarafa geçiriyor. 1500 çarpı 40 ne yapar 60 bin dolar yapar. Bir ayda kaç gün var, 30 diyelim . Otuz çarpı 60 bin ne yapar? 1 milyon 800 dolar. Şaka yapmıyorum,abartmıyorum, bu para kimin cebine gidiyor sizce? HDP‘ye gidiyor. Bu meseleyi saatlerce konuşmak lazım. Memleketin esas meselelerinden birisi budur. Ekonomi de aynı şekilde. Bu meselenin stratejik nüfus mühendisliğine kadar boyutu var.
Başka hangi boyutu var? Türkiye’de 2008-2009-2010 yıllarını hatırlayın. Bir organik tarım sevdası görüşmüştük. İsrail gelecekti bize Suriye sınırımızda organik tarım yapacaktı. Anadoluların bir sözü var, ‘’bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü?’’ İsrail bize bedavaya Suriye sınırındaki mayınları temizlemeyi vaat etti ve temizledi de. Karşılığında da sınırdaki mayınları temizleyip organik tarım yapacağız, Türk ekonomisine katkımız olacak dedi. Tabi hemen atladılar mayınlar temizlendi, Suriye karışmaya başladı ve insanlar Suriye’yi boşaltmaya başladılar. Niye boşalttılar acaba hiç düşündünüz mü? İsrail’in mayın temizleme projesiyle Suriye’nin boşalması arasında bir alaka var mıdır acaba? Hani biz büyük İsrail projesine karşıydık? Bu salonda bir tane İsrail korunsun diyecek Allah’ın kulu var mı? Olamaz.
Bugün Türkiye’de beş milyondan fazla Suriyeli var. Hepsinin İsrail’in ölümünden yola çıkması mümkün müdür? Hayır. Çok kolay bir yolu vardı bunun. İşi buraya saldılar, PKK’nın işini çıkardılar. PKK’lıların evlerinde oturmasına millet karşı çıkıyor. O sebeple maskeleri düşecek, kim PKK’nın İstanbul’da olmasının yanında kim karşısında millet görecek. Kim bir İsrail kurulmasının karşında kim yanında bu millet bilecek. Sandığa gittiğinde de PKK ve İsrail sevenler onların karşındaki milli güçleri görecekler. Artık yok öyle insanları kandırmak, yok yalanlarla Müslümancılık oynamak, yalanlarla millicilik oynamak. Yok, bitti artık oyunları. Kapı kapı geleceğiz ve bu millete gerçeği, gelen tehditleri önceden anlatacağız. Bu konuda mecliste, televizyonlarda önceden milletimizi uyardığımız için başımıza gelmeyen kalmadı.
Tarihimizde ilk defa Türkiye’de diplomalı özel harekat polisleri teröristlerin elinde esir düştü. Hiçbir dönemde bu olmamıştı. Neden biliyor musunuz? Kundaktaki bebekler bile teröristlerin eline esir düştü. Neden? Çıktım mecliste uyardım, dedim ki konsolosluğumuzu işgal edecekler tedbir alalım. Benimle dalga geçtiler. Hepsi de meclis kayıtlarında var. Eğer ben onu dediğimde dinleseydi bu çok vatansever arkadaşlar, Musul’a F16 gitmesi 10 dakika bile almazdı.’’