Akif’in, İstiklal Marşı’nın ödülü olan 500 lirayı da almayarak Hilali Ahmer’e bağışladığını da hatırlatan Argon, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şefik Kolaylı, dedemin yakın arkadaşıydı. İstiklâl Marşı yarışmasından verilen parayı almayınca, Kolaylı, Akif Bey, ‘bari kendine bir palto alsaydın’ dediği için onunla bir süre konuşmamış.”
‘ŞAPKA DEVRİMİNE KARŞI ÇKMADI’
Akif’in asla Şapka Kanunu’na karşı çıkmadığının altını çizen Argon, iftira atıldığını söyledi. Akif’in, bu iftiraları duyunca ‘Ben kendimi bildim bileli kafaların içine bir şeyler koymaya çalıştım. Başımızın üstüne bir şey koymanın ne önemi var’ dediğini anlatan Argon, “Onun şapka devrimine karşı çıktığı yalandır. Dedem hakkında, ‘yobaz’, ‘şapka giymemek için kaçtı’, ‘İstiklal Marşımızı bir Arnavut mu yazdı?’, şeklinde söylemlerde bulunuldu. O bunları hiç hak etmedi. Gönlü kırık gitti” şeklinde konuştu.
‘KIRGIN DEĞİLİM’
Akif’i Mısır’dan İstanbul’a dönüşünde kadim dostları ve Mithat Cemal’in karşıladığını da kaydeden Argon, at binen, pehlivan gibi güçlü ve boğazı yüzerek geçen dedesinin tanınmayacak kadar zayıfladığını söyledi. Cemal’in onu bakışından ve yanındaki eşinden tanıdığını da ifade eden Argon, şunları söyledi:
“Siroz hastasıydı. Mısır Apartmanı’nda gençler onu ziyaret ediyor. Dedem, gençlerin ziyaretine izin veriyordu. Başında kuran okutuluyordu. Vefatının ardından düzenlenen cenaze töreninde devlet adına kimse yoktu. Bana bu nedenle kırgın olup olmadığımı soruyorlar. Niçin kırgın olayım? Tabutu, organize olmayan kalabalığın ve talebelerinin omuzlarında gitti. O şimdi Edirnekapı Şehitliği’nde, kadim dostlarının yanında yatıyor.”