Özlem İkiz Arın, şunları söyledi:
“Deprem, yangın, sel gibi afetlerin öncesinde, sırasında ve sonrasında, teknolojinin gücünü daha etkin kullanmanın zamanı gelmiştir. Yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremler sırasında, teknoloji ile birçok şey yapılabilecekken yapılamadı. Teknoloji destek olmak yerine, afete dönüştü ve teknoloji afetin bir parçası haline geldi. Artık, teknolojinin afetini, afetin teknolojisine dönüştürmenin zamanındayız.” dedi.
Teknolojinin gücü ve etkisi önemli hale geldi
Yaşanılan deprem felaketi sırasında, teknolojinin gücü ve etkisinin önemli bir hale geldiğinin altını çizen Özlem İkiz Arın, konuşmasına şöyle devam etti:
“Son dönemin en büyük deprem felaketi; birçok konuda kendimize baktığımız gibi teknolojide de yeniden kendimize bakmamızı sağladı. Birçok sektör kendini ve kendine ait sorumluluklarını yeniden gözden geçirirken, teknoloji sektörü de her zaman olduğu gibi kaldıraç etkisi yüksek bir sektör olarak konumlandı. Özellikle, haberleşme ve lojistik / tedarik hepimizin gündemlerinde ilk sıraya yerleşti. Haberleşme, baz istasyonları, kablolar ve elektriğe muhtaç iken neden kesildi diye sormak yerine; uydu haberleşmesi ile bu zorunlu bağları nasıl ortadan kaldırabiliriz diye yeniden düşünmenin vakti geldi. Bir diğer konu da; neyin, nasıl, ne zaman, ne şekilde, kimlerle ulaşılacağı gibi lojistik ve tedarik zincirinin de uçtan uca yapılanması zaruri bir hale geldi. Özetle, teknoloji hayatın her alanında olduğu gibi afetin de her alanındadır. Birlikte ve koordinasyonlu olarak, daha büyük fayda sağlayacak bir yapıya dönmek, ülkemizin ana ödevlerinden birisi halini almıştır. Afetin ardından, şehirleri, ticareti, bölgeyi yeniden inşa etmenin kökünde “teknoloji” vardır ve teknoloji de artık bir beka meselesidir. Donanımıyla, yazılımıyla, sistemiyle, altyapısıyla, kısaca teknolojinin etkisiyle çok sayıda önlem alınabilir ve önümüzdeki süreçte gerek afetlerin önlenmesinde, gerek sırasında, gerekse sonrasında teknoloji değer katmaya devam edecektir. Ülkemizin teknoloji envanterini henüz yeterince bilmiyoruz. Önümüzdeki süreçte, afet bilgisi sistemleri altyapısı kurulursa, firmalar buraya üye olarak, hangi teknolojide ve hangi alanlarda üretim yaptıkları bilgisini gireceklerdir ve olası bir afet durumda bu envanter ciddi katkı sağlayabilecektir.” diye konuştu.
İşletmeler, fiziksel olarak kayboldukları gibi, verilerini ve geçmişlerini de kaybettiler
İşletmesinin verilerini buluta taşımak yerine, ofisindeki bilgisayarında bulunduran firmaların, depremde ofislerinin yıkılmasıyla geçmişlerini de kaybettiğine dikkatleri çeken Özlem İkiz Arın, şunları anlattı:
“Bulut (cloud) sistemlere olan talep, pandemi ile birlikte ülkemizde ve dünyada artmaya başlamıştı. İş dünyası ofisten ve zamandan bağımsız olarak, iş süreçlerine istediği yerden ulaşarak takip etmeyi istemektedir. Yaşadığımız son deprem sırasında, firmasının verilerini ofisteki bilgisayarlarında bulunduran işletmeler, ofislerinin yıkılmasıyla birlikte, fiziksel olarak kayboldukları gibi, verilerini ve geçmişlerini de kaybettiler. Ofisteki bilgisayarlar göçük altında kalınca, içindeki verilerde ulaşılamaz olmuştur. Bu durumda, bulut (cloud) sistemlerle verilerin erişilebilirliği ve yedeklenmesi yeniden gündeme oturdu. Türkiye’nin inovasyon şirketi Uyumsoft’un kurumsal kaynak planlama (ERP)’den ekoTicari gibi ticari yazılımlara ve e-dönüşüm uygulamalarına kadar onlarca bulut (cloud) ve mobil tabanlı ürün ailesi, 100 binin üzerindeki yerli ve global işletmenin uçtan uca dijital dönüşümünü sağlamaya devam etmektedir.” şeklinde konuştu.