Erdoğan: Sistem değişmezse kriz kaçınılmazdır

GÜNDEM

Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlık modeli sempozyomunda konuştu. Erdoğan, "Güncellenmeyen sistemler kriz yaşamaya mahkumdur. Yeni yönetim stratejilerinin olması lazımdır. İnsanımızın, ülkemizin geleceği için ideali neyse onu yapabilmek siyasetçilerin görevidir." dedi.

 İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Başkanlık sistemi toplumun ferahı için karşımıza çıkıyor. Dünyada başkanlık sistemi olan ülkelerde hepsinin yönetimi farklıdır.

Güncellenmeyen sistemler kriz yaşamaya mahkumdur. Yeni yönetim stratejilerinin olması lazımdır. İnsanımızın, ülkemizin geleceği için ideali neyse onu yapabilmek siyasetçilerin görevidir.

Parlamenter sistem uzun zamandır olsa da başkanlık sistemi hep konuşulmuştur.

Başkanlık sistemi ülkemizde 20 yıldır hep konuşuldu. Bugün başkanlık sistemlerine karşı olan partinin rahmetli lideri de bunu dile getirmiş ve kitap yazmıştır.

Ülkemiz siyasi istikrarsızlık girdabına girmiştir. Bizim 13 yıllık iktidarımızda siyasi ve güven olmasaydı 1'e 3 Türkiye büyüyemezdi.

Türkiye'nin önünde, kendini tartmasını eksiklerini görmesini ve yeni hedefe yürümesini sağlayacak zengin bir siyasal tarihi bulunuyor. Buna rağmen başkanlık sistemi konusundaki tartışmaların, büyük ölçüde 150 yıllık yanlışların tekrarı olarak ifade edilebilecek sathi, ideolojik değerlendirmeler üzerinden yürütülmeye çalışıldığını görüyoruz. İlkeler ve veriler değil, kişiler üzerinden yürüyen bir başkanlık sistemi tartışmasından gerçekçi ve işlevsel sonuçların çıkması elbette mümkün olamaz.

Başbakanların programlarını uygularken bürokrasiye takılmaları Türkiye'de hep sorun olmuştur. İstanbul gibi bir şehirde belediye başkanlığı yaptığımdan bürokraside neler yaşandığını biliyordum.

1. Meşruiyetin ilanından sonra 9 haftada yeni anayasa hazırlandı. 9 ay sonra bu sistem çöktü.

2. Meşruiyet de başarılı olamadı. Cumhuriyet sonrası da arayışlar devam edildi. Önce tek partili sistem. Sonra çok partili sisteme geçiş denendi.

Türkiye'nin önünde yeni hedefe yürüryecek zengin bir siyasal birikimi var. Başkanlık tartışmaları kişiler üzerinden değil ilkeler üzerinden yapılmalı.

Birtakım kesimler kendi menfaatleri için bazı kelimeleri yıprattılar.

Şu tespiti yapmamız gerekiyor, buna mecburuz. Türkiye'nin şekil olarak Anglo Sakson, ruh olarak Fransız kökenli bir demokrasisi bulunuyor. Bu da demokrasi ile cumhuriyetin birbirine karışmasına yol açıyor. Daha açık bir ifadeyle Türkiye'de bürokratik oligarşiye dayalı bir anlayışla sistem tahkim edilmeye çalışılırken, halkın demokrasi yoluyla bu sürece etkin katılımına yeterli önem verilmemiştir.

Ülkemizde, yapısal değişimleri gerçekleştirmesi beklenen siyasal sistemin bizatihi kendisi, değişimi engelleyen bir yerde durmaktadır. İşte bu bakımdan da başkanlık sistemini, Türkiye'de siyasal sistemin değişiminde, köklü bir reform, radikal bir adım olarak görüyoruz.

Türkiye'de demokrasinin güçlenmesi Cumhurun desteğine bağlı.

Türkiye'nin çevresinde yaşanan parçalanmalar ordumuzun güçlü olmasını zorunlu kıldı.

İsmet İnönü'nün başında olduğu CHP girdiği tüm seçimlerden sadece birinde oyunu arttırmıştır. Ama buna rağmen koltuğu bırakmamıştır.

Süleyman Demirel de keza aynı şekildedir. Değişim için önce siyasal değişiklik şart.

Kendi sorunlarını çözemeyen bir siyasal sistem ülkenin yapısal problemlerini çözemez.

Bugün Türkiye, arkasında yüzde 52'lik halk desteğine sahip bir Cumhurbaşkanı ile sistem değişikliğine daha önce hiç olmadığı kadar uygun bir iklime sahiptir. Elbette bu sistem Amerika Birleşik Devletleri'ndeki başkanlık sisteminin kopyası veya Güney Amerika'daki örneklerinin de benzeri olmayacak. Şüphesiz bu sistemin asla Afrika ve Asya'da aynı ismi taşıyan diktatörlüklerle de benzer yanı bulunmayacak. Bu sistem, Türkiye'ye özgü ama adeta bir arının balı oluşturması gibi her çiçekten alacak, bize hakikaten çok farklı bir balı tattıracak

Biz sadece devletin temsilcisi bir cumhurbaşkanlığı değil, devlet ile birlikte milletin de temsilcisi olacak bir devlet başkanlığı istiyoruz. Rejimin muhafızı olarak tasarlanan ve milletin temsilcisi durumundaki hükümeti yola getirmekle vazifeli olarak konumlandırılan cumhurbaşkanlığı sistemi, 10 Ağustos 2014 tarihi itibariyle çöktü.

Başkanlık sistemi denince akıllarına hemen padişahlık gelenlere şunu hatırlatmak isterim. Dünyada başkanlık sisteminin olduğu hiçbir ülkede monarşi yani krallık yokken, parlamenter sistemlerin pek çoğunda bunu görmek mümkündür. Bunu nereye koyacaksın? Aynı şekilde başkanlık sistemi denince hemen güçler ayrılığı konusunu gündeme getirenler de şu tespitime herhalde katılacaklardır. Parlamenter sistemde, yasama ve yürütme iç içe geçtiği için güçler ayrılığı üç değil, iki ayak üzerine oturur. Halbuki başkanlık sisteminde yasama, yürütme ve yargı çok keskin hatlarla birbirinden ayrılmıştır. Güçler ayrılığı sistemi başkanlıkta çok daha sağlıklı ve etkin şekilde kurulabilir.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.