Esenyurt Belediyesi’nin il dernekleriyle birlikte düzenlediği Kardeş Kültürler Festivali’nde kurulan Zanaatkârlar Sokağı’nda unutulmaya yüz tutmuş meslekler ve el emeği ürünler tanıtılıyor. Farklı yörelere ait onlarca ürünün sergilendiği stantlarda 14’üncü yüzyılda doğan ve 15’inci yüzyılda zirveye yükselen Edirnekâri tekniğiyle yapılmış eserler de yer alıyor. Altın yaldız, yeşil ve kırmızı renklerin değişik tonlarının lâke usulü ile yapılması suretiyle elde edilen teknik, doğduğu şehrin adını alan tek zanaat olarak biliniyor. Osmanlı Devleti zamanında padişahlar tarafından diğer devletlere gönderilen kıymetli hediyelerin içerisinde yer aldığı sandık, kutu veya özel tavan kaplaması gibi ahşap malzemeler daha da kıymetli ve özel olmasını için Edirnekâri tekniğiyle süsleniyordu. Yapımında çam, kayın, ıhlamur, meşe, dut gibi sadece Trakya ve Balkan coğrafyasına özgü ağaçların kullanıldığı el emeği göz nuru ürünler, festival kapsamında Esenyurt’ta sergileniyor.
“Edirnekâri’yi gelecek kuşaklara aktarmaya çalışıyoruz”
Osmanlı Dönemi’nin padişahları ve sultanlarının göz bebeği olan kadim zanaatın günümüzdeki son temsilcilerinden birisi olan Edirnekâri Ustası Yaşar Saltık, “Kültür Bakanlığı Somut Olmayan Kültürel Miras Temsilcisi’yim. Geleneksel el sanatımız Edirnekâri’yi tanıtmaya ve yaşatmaya çalışıyorum. Bir sonraki kuşaklara aktarmak gibi bir sorumluluğumuz olduğuna inanıyorum. Anadolu El Sanatlarını Yaşatma ve Geliştirme Derneği ile birlikte Türkiye’de çeşitli etkinliklere katılarak bu el sanatımızı bir sonraki kuşaklara aktarmaya çalışıyoruz. Aktarılmazsa birkaç yıl sonra göremeyecek konuma geleceğiz. Dolayısıyla ben, belediyelerin çalışmalarını önemsiyorum. Esenyurt Belediyesi de güzel bir etkinlik yaptı. Personeller gerçekten çok yardımcı oluyor” dedi.
“Yapımında bölgeye özgü ağaçlar kullanılıyor”
Edirne işi anlamına gelen Edirnekâri’nin altı yüz yıl öncesine dayanan bir Osmanlı el sanatı olduğunu belirten Saltık, “Edirne’nin, Osmanlı’nın başkenti olduğu dönemlerde Edirneli ustalar tarafından geliştirilen bir ahşap süsleme tekniği olarak kabul edebiliriz. Edirnekâri’nin yapımında çam, kayın, gürgen, dişbudak, meşe gibi bölgeye özgü ağaçlar kullanıyoruz. Ağaçları işleyerek uygun hale getirdikten sonra Edirnekâri’nin somut motiflerini işliyoruz. Geleneksel motiflerinden birisi küfe motifi, yani buket şeklinde güller. Sonra bölgeye uygun lale, sümbül, karanfil gibi desenleri veya geometrik desenleri kullanabiliyoruz” diye konuştu.
“UNESCO’nun Kültürel Miraslar listesinde”
Edirnekâri’nin UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miraslar listesinde yer aldığını söyleyen Saltık, bu el sanatının en az üç kişinin emeğiyle ortaya çıktığını ifade ederek şöyle konuştu: “Bir kişi ‘Bunu ben yaptım’ diyemez, çünkü bir ürün en az üç dört kişinin emeğiyle ortaya çıkıyor. Türkiye'de bu işi yapan 10 veya 15 kişiyi geçmez. Bu el sanatı şu an iki üç ilde halk eğitim kurslarıyla bir şekilde aktarılmaya çalışılıyor. Onun dışında Kültür Bakanlığı illerde sergiler paneller düzenliyor. Onlara bizlere davet ediyorlar. Bizler de katılımcılara aktarmaya çalışıyoruz.”
“Dünyaya daha olumlu bakıyorsunuz”
Edirnekâri’nin insana sabrı öğrettiğini belirten Saltık şunları ekledi: “En başı sabır, yani sabır olmazsa hiçbir şey yapamazsınız. Şimdi aşk deniyor ya, aşk olmazsa da hiçbir şey olmuyor. Siz yirmi dört saatinizin on dört on beş saatinde bu işi düşünemezseniz, başarılı olamazsınız. Dolayısıyla odaklanmak gerekiyor. Tamamen odaklanacaksınız. Sabırlı olmak dışında bu zanaat, dünyaya bakış açınızı değiştiriyor. Dünyaya daha olumlu bakıyorsunuz. Yaşamda güzellikler arıyorsunuz En önemlisi de güzeli görüyorsunuz. Her şeyi güzel görmek istiyorsunuz.”