''Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi demokratik toplumların ilerlemesi ve bireylerin gelişimi için ifade özgürlüğünün temel koşul olduğunu kabul etmişse de yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden ve mahkeme içtihatlarından bu özgürlüğün sınırsız olmadığını görmekteyiz. Özgürlükler, sözleşmenin 10/2. maddesi kapsamında sınırlanabilir. Mahkeme, ulusal güvenliğin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve terörle mücadelenin bir yöntemi olarak ifade özgürlüğünün sınırlanmasının mümkün olduğunu belirtmektedir'' tespitine yer verilen iddianamede, ''(Zana/Türkiye davası) İfadelerin kullanıldığı ortamda hitap edilen toplulukta bulunan döviz ve pankartlar da ifade özgürlüğüne müdahale edilmesi hususunu haklı kılan delillerdir. Kaldı ki şüpheliler yapılan davetiyeye rağmen Cumhuriyet Başsavcılığımıza gelmemişler, savunma ve delillerini ibraz etmemişlerdir'' ifadeleri kullanıldı.